Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Cuma günü Hacı bayram Veli Camii’nde Cuma saatinde hutbe makamında verdiği Türkçe vaazında “İslâm zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtiliği, eşcinselliği lânetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti” demiş.
Bunun üzerine Ankara Barosu Başkanlığı dahil çeşitli kurumsal yapılar ve bazı gazeteler Başkanın üzerine giderek “nefret söylemi” içine girmekle ve suç işlemekle itham edip savcılara hedef gösterdiler. Ama karşılarında çok büyük ve güçlü bir karşı cepheyi de buluverdiler.
Erbaş daha önce de konu hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Cinsiyete müdahale eden ve cinsiyetsizliğe dâvet eden çabalar sadece bireyin değil bütün bir neslin felâketini hazırlar. Cinsiyet seçimini kişisel bir özgürlük alanı gibi göstererek İlâhî iradeyi yok saymak, haddi aşma ve kulluktan sapmadır.”
Bu doğruları Diyanet İşleri Başkanı, müftüler, hocalar… söylemeyecekse kim söyleyecek?
Onu suçlamaya kalkmak, hele “kin ve nefret saçmak suretiyle halkın bir kesimini diğerine karşı kışkırtmak” ile suçlamak bırakın hukuka uygun olmamayı, akla ve mantığa dahi aykırı.
Yanlış yapanlar alınır diye yanlışa yanlış diyemeyeceksek varlığımızın kıymeti nedir.
İşleyenler kızar diye suça suç diyemeyeceksek ceza hukuku düzenine ne ihtiyaç var.
Lânetlenenler üzülür diye günaha günah diyemeyeceksek biz lânetlenmez miyiz?
Göstere göstere ahlâksızlık hangi ahlâk sisteminde, hangi dinde, hangi laik devlet hukukunda serbesttir?
Bilhassa Barolar gibi “aklı başında” kurumsal yapıların bu tür açıklamaları yazan yöneticilerine sormak isteriz:
“Bu da bir cinsel tercih” diyerek bir insanın kardeşiyle ya da çocuğuyla “evlenmesi”ne izin verilmeli mi? Siz izin verir miydiniz? Bırakın bunun fiilen icra edilmesini, bu “fikrin(!)” yayılması için çalışılmasını dahi hoş görebilir misiniz?
Kardeş ile bırakın zinayı “evlenmeyi” bile yasaklardınız. Tartışılmasını bile istemezdiniz.
Hâlbuki ensesti insanın insanî yönü yasaklar, reddeder. Eşcinsel münasebeti ise bırakın insanın insanî yönünü, hayvanî yönü (bedeni) bile reddeder.
Daha basit ifadeyle ensest ilişkiyi insanın insanî fıtratı ve vicdanı reddederken homoseksüellik ve benzeri sapkınlıkları insanın hem insanî ve hem de maddî ve bedenî fıtratı reddeder. Yani iki katlı ahlâksızlık.
Bu kadar açık bir sapkınlığa sapan “zavallılara” devletin ne yapacağı ve fertlerin ne diyeceği ayrı konu. Bunu “yaymaya kalkanlar”a ise hep birlikte “dur” demeliyiz.
Yanlışı yapana belli şartlarla acıyabiliriz, ama yanlışlıktan nefret edeceğiz ve neslimizi de nefret ettirmeye gayret edeceğiz.
Bunun için yanlışa yanlış demeye devam edeceğiz. Gelin bu gemiye siz de binin.