Darüşşafaka öğrencisi Arife Vildan Bakar.
23 Nisan 2019 günü çocuk bayramı münasebetiyle yapılan bir televizyon programına elinde kemançesiyle katılıyor ve gelecek hayallerinden bahsederken Almanya’da Köln Üniversitesi’nde tıp okumak istediğini söylüyor.
Ardından da ekliyor: “Ondan sonra da belki Alman vatandaşı olurum!”
Bir gazeteci…
Yani NTV sunucusu.
Canlı yayında misafir ettiği çocuğun bu hayalini duyar duymaz sıkışıyor, hem de çok sıkışıyor. Hareketlerinden anlıyoruz ne kadar sıkıştığını. Ve işi komediye boğup sulandırarak “hayır!” diyor.
Ardından ekliyor: “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda hayallerimize hiç sınır koymuyoruz tabiî ki. Nerede okumak istediğine kadar karar vermiş tabiî ki…”
Ama devamında çocuğun Alman vatandaşı olma hedefinden asla bahsetmeyerek zavallı çocuğun hayalini ağzına ağzına tıkmış oluyor.
Aynı saatlerde Beştepe’de AKMHP Cumhurbaşkanı Erdoğan bayram sebebiyle ağırladığı çocuklara şu cümleleri de söylüyor:
“Umutlarınızı hiçbir zaman yitirmeyin, heyecanınızın sönmesine asla izin vermeyin, hayallerinizin önüne hiçbir engel koymayın.”
O çocuğun hayali hakkında Kılıçdaroğlu da şunları söylüyor:
“O yaştaki bir çocuk böyle bir talepte bulunuyorsa oturup büyüklerin düşünmesi lâzım. Bizde bir hata var, çocukta değil. O çocuğu bu atmosfere sokan siyaset anlayışını dışlamamız lâzım.”
Bir siyasetçi…
Bir yaşında iken Almanya’ya giden ve Köln Hukuk Fakültesi’nden mezun olan AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu konuyla ilgili olarak şunları yazıyor:
“Dünyaya ümitle bakan bir evlâdımız hayallerini gerçekleştirmek için Almanya’da okuyup Almanya vatandaşı olmak istiyorsa, başta biz siyasiler silkelenip derin derin düşünmek zorundayız. İlkelerde Türkiye ittifakı ile bu gençleri Türkiye’ye inandırmak en temel önceliğimiz olmalıdır. Gençlerimiz hayallerini Türkiye’de gerçekleştirsin. Daha özgürlükçü, daha katılımcı, daha çoğulcu, daha müreffeh ve hep birlikte bir Türkiye hayallerimiz için bizim gibi düşünmeyen, inanmayan, yaşamak istemeyen herkesin yerine kendimizi koyup, toplumsal mutabakat ne olmalı temel mesele.”
Ve bir siyasetçi…
Hayır, bizce siyasetçi değil, olsa olsa bir politikacı olan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Üyesi eski milletvekili ve dönemimizin Anayasa Hukuku asistanı Prof. Dr. Burhan Kuzu ise konuyla ilgili olarak şu twiti atıyor:
“Türkiye’yi terk edip, Almanya’da okumak ve sonrasında Alman vatandaşı olmak isteyen o yavrumuza bugüne kadar Türkiye’yi öcü gibi gösteren, Türkiye’yi sürekli Avrupa’ya şikâyet eden yıkıcı muhalefetimizdir. Çocuklarımızın umutlarınızı tükettiniz Kemal Bey. Çok yazık.”
Şimdi biz bazı sorular soralım:
Eski ve Yeni Türkiye’yi Avrupa’ya ilk ve son şikâyet eden kimdir?
Yeni Türkiye’nin Avrupa’ya şikâyet edilmesine sebep olan kimdir?
Sorumlu kimdir ve neden ne kadar sorumludur?
Kim rehabilite edecek bu “mutluymuş gibi” yapan mutsuz ve umutsuz çocukları ve bunlar gibi kaçan, kaçmaya çabalayan binlercesini, milyonlarcasını?
Bayramınız bile bayram değil. Lâf ola komedisi…