Önyargılar sonraki kararlarımızın sınayıcısı ve destekleyicisidir.
“Herkes için yanlış” değilse, bize zarar vermiyorsa, başkasına zulmetmiyorsa, sadece “ön yargı”lı olmaları o yargılarımızı tek başına “kötü” yapmaz.
Genellemeler gereklidir. Bilim istatistiklerle ve genellemelerle ilerler. Olağanın içindeki olağanüstüyü ve benzerler içindeki farklıyı gözden kaçırmamak ve hatta bunlara ayrıca değer vermek şartıyla genellemeler gereklidir.
Genellemeler devlette de iyidir, idareciyi tedbire sevk eder. Meselâ suç oranlarının yüksek olduğu yerleşimlerde daha fazla emniyet tedbiri almak elbette gereklidir.
Buna karşılık, ticarette değil, ama adalette ve beşerî ilişkilerde toptancılık kötüdür. Hem de zalimcedir.
Hele savcılar ve hâkimler toptancılık yaparsa bu “zulüm”dür. Bunu sürekli yapan hâkim artık “adil” değil “zalim”dir. Dolayısıyla o artık hakikatte hikmetle hükmeden manasındaki bir hâkim de değildir.
Zira âyet açıktır: “Allah hesap gününde hiç bir günahkâra başkasının günahını yüklemeyecektir.”
Dikkat edelim, âyet “Allah hiçbir masuma başkasının günahını yüklemeyecek” demiyor. “Günahkâra (bile) yüklemeyecek” diyor. Zira Peygamberlerden başka hiçbir yetişkin “tam masum” değil. Ama herkes sadece kendi suçundan ve günahından sorumlu.
O halde soralım: Allah suçun cezasını sadece suçluya veriyorsa devlete ve hâkime ne oluyor da toptancılık yapıyor. Ne hakla? Devlet böyle yaparsa, vatandaş ne yapar?
***
Yargıda Birlik Derneği’nin masa takvimindeki mottodan yola çıkarak adalet ve merhamet ilişkisini sorguladığımız son yazımızla ilgili olarak O. Bilgen adlı okuyucumuz maille ulaştı ve şunları yazdı: “Ne, zulüm ne, merhamet ne, adalet ne” başlıklı yazınızı okudum. Öteden beri ne zaman “merhamet” konusunda bir yazı okusam Beled Sûresi’nin 17. âyetine hiç atıf yapılmadığını görüyor ve “acaba bu âyeti ben mi yanlış anlıyorum” diye bir düşünceye kapılıyorum.
Gerçi yazınızın bir paragrafında: “...Adalet ve merhamet Allah’ın insana verdiği olumlu duygulardan ikisidir” demişsiniz. Ama bu parag-rafta söz konusu âyete de mutlaka atıf yapılmalıydı diye düşündüm. “Merhamet” sadece “olumlu duygulardan” değil ,Allah’ın tavsiye ettiği ve tavsiyesini de tavsiye ettiği duygulardan, kavramlardan.
Okuyucumuza teşekkür ediyoruz. Şahsen bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı meale göre Beled Sûresi’nin 17. ve 18. âyetlerinin meali şöyle: “Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.”
Umarız bu katkısıyla okuyucumuzun aslında ne demek istediğini başta Diyanet olmak üzere asıl muhatapları anlamıştır.