Ama verebilene. Hele de bu günlerde bu soruya cevap vermek, bilhassa AKP’li dostlar için çok zor. “Yukarı tükürseler sakal, aşağı tükürseler saç” durumu…

Alaaddin Çakıcı gibileri “kader mahkumu” deyip savunan ama “ben kaderin mahkumuyum” diyenleri “…öcü” diye yaftalayan birileriyle beraberler. 

Dediklerine göre bu beraberlik köprüyü geçinceye kadarmış. Ama köprü çok uzun ve AKP’nin yoldaşı hem köprüyü ve hem de yolculuğu olabildiğince uzatmanın peşinde. 

Ve bu yeni müttefiklerinin başlıktaki soruya verdiği değişmez cevabı bilmek AKP’lilerin canlarını sıkıyor, morallerini bozuyor. 

Zira AKP’ye oy ve destek vermiş olan çok sayıda hamiyet sahibi dostumuz, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” tesbitine katılmıyor. 

Bunların bir kısmı daha ziyade İslam’ın istikbali ile ilgileniyor. Müslümanların ittihadının bir şekilde gerçekleşmesini istiyor. 

Bunların da bir kısmı, gerçek ve verimli ittihadın ön şartlarından birinin aynı zamanda dindar Hıristiyanlarla dahi ittifak etmekten geçtiğini de biliyor. 

Ama bu AKP’liler bütün bu ittifak arzularının ve arayışlarının rafa kalktığını da açıkça görüyorlar. 

Siyaseten gele gele “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyenlerle ittifak edebilme noktasına gelebilmişler. Ki, bu ittifak diğer bütün ittifakların önünü tıkıyor. 

Yani işleri zor bu arkadaşlarımızın. 

Özetle MHP’nin AKP’ye yaptığı şey onu sadece AKMHP yapmak değil.

Gördüğünüz gibi, MHP, dinî hassasiyeti olan ve ümmet kavramına özel önem veren AKP’lilere, mevcut ve muhtemel dostlarının dahi bir kısmını kaybettiriyor. 

Hele bir de bu güne kadar sürekli başka yönlerden vurdukları CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu açıklaması onları daha da şaşırtmış:

“Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracağız. Bu teşkilatın dört kurucu ülkesi olacak; Türkiye, İran, Irak ve Suriye.” 

Ellerindeki sermaye hızla tükenen AKMHP’li dostlarımıza bir şeyler söylemek ister misiniz?