Vakıflar Genel Müdürlüğü çok hayırlı bir işe imza attı. Haberini Yeni Asya’da da okudunuz.
Vakıf Katılım Bankası adıyla bir faizsiz banka kuruluyor. Bu yazıyı “gerisi de hayırlı gelsin” diye yazıyoruz.
Bankanın sermayesi, yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğünün elinde olan Osmanlı Vakıflarından.
Dolayısıyla bankanın yönetimi de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün elinde olacak.
Bu banka da Bankacılık Kanununa tabi olacak. Ama “mevduat bankası” değil “katılım bankası” olacak.
Vakıf mallarının gelirlerini işletmek üzere yine bu vakıfların sermayesiyle 1954 yılında Vakıfbank adıyla bir “faizli banka” kurulmuştu. Bu günkü adıyla bir “mevduat bankası” idi.
Niyet iyi de olsa yöntem yanlıştı. Zira vakıf paraları faizde işletmek, aslında tek parti döneminin yani “Yanlış Cumhuriyet”in projesi idi. O günün şartlarında “faizsiz banka” henüz icat edilmiş de değildi zaten.
Bu gün bu yanlıştan dönülmese de doğruya doğru ayrıca bir adım atılıyor. Tebrike lâyıktır.
Konu birkaç yıldır bankacılık üst yönetiminin ve kamu ekonomisi yönetiminin gündeminde idi. “Kamu sermayeli bir katılım bankası kurulsa iyi olur” deniyordu. “Bu iş için Halk ve/veya Ziraat Bankası önayak olsun” deniyordu.
Biz dahil konuyla ilgili bir çok kişi, bu yönteme karşı çıktı. “Halk ve Ziraat’in personeliyle ve eliyle bu iş olmaz” dedi.
Vakıf Katılım Bankası modelini o dönemde biz teklif ettik. Kamunun bankacılıktan tamamiyle çekilmesi gerekir, ama illa olacaksa vakıf banka modeli olmalı, dedik.
Bu hususta 10.08.2012 tarihli “Faizsiz Vakıf Banka Modeli” başlıklı yazımıza bakılabilir.
Yine 06.04.2013 tarihli yazımızda, önceki yazımıza da atıf yaparak şunları yazdık: “Bizce, katılım bankacılığı vakıf banka modelinde olmalı. İlla devlet öncülüğünde kurulacaksa Vakıflar Genel Müdürlüğü veya Vakıfbank öncü olmalı.”
Ziraat ve/veya Halkbank öncülüğü modelinde önce ısrar edildi. (Birileri bu modeli de halen devam ettirmek istiyor. Ama yanlışta ısrar yanlıştır, vazgeçilmeli.).
İkazlar işe yaradı ve nihayet doğru modele gelindi: Vakıf Katılım Bankası.
Şimdi, süreç doğru kurulur ve işletilirse katılım bankacılığı sağlıklı biçimde geliştirilebilir.
İlk aşamada mevcut dört özel katılım bankası (Bankasya, Albaraka, Kuveyttürk, Türkiye Finans) bu yeni kamu katılım bankasının piyasaya girişinden zarar görür.
Zira mevcut pasta dört dilim değil beş dilim olacak. Hem de dilimlerden birini “kamuya duyulan güven” avantajını kullanarak ve kafasına göre bu yeni banka kesecek.
Ama bu yeni banka sayesinde sektör büyüyünce yani pastanın çapı da büyüyünce bu büyümeden özel sektör katılım bankaları da faydalanır.
Yeter ki büyüme ilkeli ve sağlıklı olsun. (Şüphelerimiz bakidir).
Unutulmasın ki katılım bankacılığının sağlıklı büyümesinin ön şartı “faiz haram, uzak durmam lâzım” diyen kitleyi büyütmek.
Bunun ön şartı da “faiz yasağına kuvvetli iman eden” fertler yetiştirmek.
Eğitim şart… Ama iman eğitimi!
“Siz de her işi bu iman meselesine bağlıyorsunuz” diyen sakalsız-sakallı/zavallı, yazıyı bir daha okusun…