"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Valinin velisi olmak

Ahmet BATTAL
06 Temmuz 2019, Cumartesi
Yeni Asya, yayınlarıyla ve diğer faaliyetleriyle siyasî meselelerde ne yapmak istiyor? Siyasete giriyor mu girmiyor mu?

Siyasete girenlere nasihat etmek siyasete girmekse giriyordur. Değilse girmiyordur.

Yeni Asya, kendisine, “iktidar ya da muhalefet olmak” veya “iktidar ya da muhalefet olanların gazetesi” olmak gibi bir görev biçiyor olsaydı, “siyasete giriyor” denebilirdi. 

Bunları asla hedeflemediğine göre Yeni Asya siyasete girmiyor. 

O halde neden var? 

Yeni Asya sadece, Kur’ân’ın siyaset ve adalet dersi hususunda siyasetçilere nasihat ve onları ikaz ve irşat vazifesini yapmaya çalışıyor. Sebebini ve gerekçesini anlatalım: 

Bediüzzaman Mektûbat’ında 15. Mektup’ta İkinci Sualin cevabında Hazreti Ali’nin hilâfetinden sonra yaşanan hadiselerin ardından Peygamberimizin (asm) mübarek neslinden gelenlerin devlet yönetme işinden uzak kalmasının hikmetini izah ediyor. 

Yeri gelince de şu bilgiyi veriyor: 

“Hasan ve Hüseyin ve onların hanedanları ve nesilleri, manevî bir saltanata namzet idiler. Dünya saltanatı ile manevî saltanatın cem’i gayet müşküldür. Onun için onları dünyadan küstürdü, dünyanın çirkin yüzünü gösterdi; tâ kalben dünyaya karşı alâkaları kalmasın. Onların elleri muvakkat ve sûrî bir saltanattan çekildi; fakat parlak ve daimî bir saltanat-ı maneviyeye tayin edildiler. Adi valiler yerine, evliya aktablarına merci oldular.”

Bu ifadelerden biz şimdilik şunları anlıyoruz: Hazreti Hasan ve Hüseyin ve onların mübarek neslinden gelen Seyyidler ve Şerifler, Allah tarafından asıl görev olarak manevî hizmetlerle görevlendirilmişlerdi. Bir kişinin aynı zamanda hem devlet yönetmesi ve hem de manevî hizmetleri yürütmesi çok zordur. 

Allah o mübareklere o kanlı ve fitneli hadiselerle devlet yönetme işinin çirkin yüzünü göstererek onları devlet işinden ve iktidar savaşlarından uzaklaştırdı. Böylece asıl işleri olan manevî hizmetlerle tam meşgul olmayı başardılar. 

Yukarıdaki metindeki son cümle bilhassa dikkat çekici: “Adi valiler yerine, evliya aktablarına merci oldular.”

Bu cümleler birkaç hüküm içeriyor: 

- “Valilik” yani her kademedeki devlet yöneticiliği din noktasından bakıldığında “adi” yani basit ve sıradan bir iş ve statü imiş.

- Asıl iş ve hizmet insanların imanının ve ahiretinin kurtulmasına vesile olmak imiş. 

- Devlet yöneticilerinin zulmetmekten kurtulmasına ve böylece ahiretinin kurtulmasına vesile olmak da bir tür velâyet ve bir hizmet gerektiriyormuş. 

- Her akıllı yöneticinin, ona, gerektiğinde üst perdeden hakkı hatırlatacak danışmanları yani velisi / nasihatçisi olmalıymış. (Her halde bu yüzdendir ki galiba bütün Osmanlı padişahları bir tarikata intisap etmişler, bir manevî velâyete sığınmışlar.)

Bu zamandaki asıl din hizmeti iman hizmetidir. Manevî Âl-i Beyt’in iman hizmetine dair en önemli görevlisi bu zamanda Risale-i Nur’dur.

İşte, Yeni Asya, Risale-i Nurlar’ın ve onun insan-ı kâmil ismine lâyık sadık talebelerinin, adi valiler denilen yöneticilere, onlardan müstağni ve sivil kalarak nasihat eden ve hatta bu uğurda hapsi ve sürgünü göze alan velileri hükmündedir ve öyle anlaşılmalıdır. 

Okunma Sayısı: 2703
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı