"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vergide adalet ve gönüllü ek ödeme

Ahmet BATTAL
16 Ağustos 2018, Perşembe
Döviz krizinde bazı kişilerin devlete ve millî ekonomiye destek olmak amacıyla parasını ya da malını devlete bağışladığına dair haberler okudunuz ya da duydunuz. Bu gönüllü vergilerin ancak sembolik bir değer taşıdığı da açık.

Şöyle: Vatandaşın devlete verdiğine vergi denir. Gönüllü verdiğine ise olsa olsa “gönüllü vergi” denir. Gönüllü vergi verene “neden verdin” denmez. Hamiyet meselesidir. Devlet ve millet için canını feda edenlerin olduğu bir dünyada birilerinin malını feda etmesi elbette yadırganmaz. 

Ama can feda etme ihtiyacı ve zamanı ile malından fedakârlık etme zamanı ve yöntemi farklıdır. 

Bir düşmanla savaşta canını feda edene şehit denir. Hele bu düşman dinin de düşmanı ise ve onun saldırganlığını durdurmak ya da caydırmak için şehit olunuyorsa, bu, en makbul bir ibadettir. 

Ama “iktisadî savaş” denildiğinde işler değişir. Konu öncelikle malî kaynakların yönetimi meselesidir. Basiretli bir yönetimden beklenen ise her şeyden önce vergide adil davranmayı sürdürmesidir. 

Vergi adaleti sadece vergi oranları ile de ilgili değildir. İşin asıl boyutu dolaylı malî yüklerdir. Devletin yanlış para politikası uygulaması sebebiyle ortaya çıkan kötü sürprizlerden doğan yük farklılığı adaletsizliğe sebep olur. Bu da devletin devletliğini yapamamış olduğunu gösterir. 

Vergi meselesi aslında hem basit ve hem de karışıktır. 

Basittir zira devlet ile vatandaş arasındaki bağı temsil eder. Vatandaşlık duygusunu kuvvetlendirir. Vatandaşın yöneticiye hesap sorma şuurunu ve devleti denetleme isteğini arttırır. 

Karışıktır zira kimden, hangi sebeple ve hangi oranda alınacağını belirlemek zordur. İcra etmek daha da zordur. Denetlemek ise en zorudur. 

Karışıklık konusunu önce bir garip soru zinciri ile gösterelim: 

Devletin kendi bastığı paraya ihtiyacı var mı? 

Elbette yoktur ve olmamalı. Olursa bir terslik var demektir! 

O zaman neden devlet kendi bastığı ve piyasaya dağıttığı kâğıdı “vergi” diye topluyor? Yenisini bassın!

Sebebi son derece basit: Devletin kamu hizmeti yapabilmek için para dediği kâğıda değil mala ve hizmete ihtiyacı var. Bu mal ve hizmeti aynî salma usûlüyle elde etmek istese adaletsizlik kaçınılmaz olur. Meselâ devlet “kırk koyunu olan bir koyun vergi verecek” dese sürü sahipleri en sıska koyunu vermeye kalkabilir. Ama devlet, “Vatandaşlar her kırk koyun için bir koyun parası vergi verecek” dese koyun paraya dönüştürülerek vergi objektifleştirilmiş ve adalet sağlanmış olur. 

İşte bu adaletin bir adım sonrası vergilendirmede adalettir. Onun da bir adım sonrası devletin krizlere hazırlıklı olmasıdır. 

Devletin iktisadî krizlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğu son iki haftada net şekilde görüldü. 

Yeni ve pembe Türkiye tablosu çizenlere kanıp güzel günler ümit etmeyi biz de isterdik. Ama mazi tecrübeleri her şeyi gösteriyor.  

Keşke iş öyle birkaç kişinin devlet hazinesine yapacağı gönüllü yardımla ve bunun kamuoyu üzerindeki olumlu etkisiyle çözülebilecek kadar basit olsa!

Devletten başlayarak iktisat ve kanaat seferberliği şart. 

 

Okunma Sayısı: 2484
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı