Meğer gerisi de gelecekmiş.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Meclisinde bir gazetecinin “Askıda ekmek başlatmıştı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli…” cümlesiyle başlayan sorusunun eleştiri içereceğini anlar anlamaz soruyu yarıda keserek şu fırçalı cevabı yapıştırmış:

“Bırakın Allah’ınızı severseniz ya… Ya böyle bir şey var mı Türkiye’de ya… Yani bugün evine ekmek götüremeyen biri var mı Türkiye’de ya… İnanıyor musunuz bunlara? Bazı şeyleri siz kendiniz çözün ya… Var mı böyle bir şey? Elhamdülillah bugün Türkiye her şeyiyle, asgarî ücretiyle, maaşıyla çok çok ülkeleri geride bırakmış bir Türkiye var. Büyüme oranına bakıyorsun şu anda dünyada en iyi noktada olan bir ülkeyiz. IMF’nin, OECD’nin ölçeklerine bakıyorsun, en iyi konumda olan ülke konumundayız, ama bunlar hesap kitap bilmiyorlar.”

Soruyu soran MHP’den bahsediyor. Ama üslûba bakılırsa Erdoğan CHP’den bahsedildiğini sanıyor. Soruyu soran “Devlet Bahçeli” diyor. Erdoğan öyle bir gardını almış ki adeta ana muhalefet liderinin adını duyuyor. Dolayısıyla cevaplar da ona göre geliyor. 

Bu durum muhtemelen eleştiriye tümüyle kapalılıktan kaynaklanan kaçınıcı bir ruh halini yansıtıyor. 

Yok eğer Erdoğan soruyu doğru anladıysa Devlet Bahçeli gibi matematik hileleri dehası sayılabilecek bir siyasetçiye “bunlar hesap kitap bilmiyorlar” demesi en azından ortaklık kültürüne aykırı olur. Zira o “görünüşte küçük” ortak, altı yedi senedir, derinlerden gelen ortaklık kârını çok iyi hesap ve derinler adına tam tahsil ediyor. 

Bunlar basitçe yaşlılık ya da yorgunluk alâmetidir denilebilir mi? Ehli bilir. 

Ama iki nokta önemli: 

Birincisi: “… bazı şeyleri -bize sormaya gerek yok- siz kendiniz çözün” cümlesi sözü kesilen bir gazeteciye söyleniyor. 

Soruyu leb demeden anlamış ve cevabını demir leblebiyle vermiş bir cumhurbaşkanımız var yani. 

İkincisi askıda ekmek meselesi: 

Gerçekten milletimiz hamiyetlidir. “Aç kaldım ekmek verir misiniz?” diyene bir ekmeği ve yanında bir parça peyniri vermeyi reddedecek bir bakkal yoktur memleketimizde. Hem arkadan gram çay da fırlatmaz. Bu bir IMF ya da OECD meselesi de değil.

Onuru sebebiyle el açıp dilenmeyen, ama yatağa yarı aç giren insanımız yoktur, inşallah. 

Meselâ metruk evlerde elektriksiz ve susuz yaşayanlar bunu muhtemelen macera olsun diye yapıyorlardır!  

Ama adalette ve kalkınmada gelinen nokta itibariyle geleceğe umutla bakamayan milyonların var olduğunu, bunun da asıl sebebinin ve sorumlusunun siyasî iktidar olduğunu herkes biliyor.