Dünya üzerindeki bulutlara aşağıdan bakan, onların rastgele hareket ettiklerini düşünebilir.
Oysa uzaydan çekilen fotoğraflardan da görüyoruz ki bilhassa yükseklerdeki bulutların yönü ana hatlarıyla değişmez. Hava hareketleri, bazılarının “tabiat kanunu” dedikleri bir İlâhî kanuna bağlı olarak ve aynı yönde cereyan eder. Coğrafî haritaları dikkatli okuyanlar hangi hareketin nereden başlayıp nereye gittiğini görürler.
Dünya üzerinde, küreselleşmenin de tesiriyle insanlığın ortak zihninde akıp giden siyasî cereyanların da ana hatları, merkezi, çevresi vs. bellidir. Kolay kolay değişmez. Dikkatli okuyanlar bu cereyanların yönünü görür ve ona göre tedbir alırlar.
Türkiye’deki siyasî cereyanların kaynağını, rengini ve hızını merak edenlerin okuyabileceği çok sayıda akademik kitap vardır. (Bunlardan Tanıl Bora’ya ait “Cereyanlar - Türkiye’de Siyasî İdeolojiler” adlı kitap en güncellerinden biridir. Yine Tanel Demirel’e ait “Türk Siyasetini Anlamak - Yaklaşımlar Hakkında Bir Deneme” de yardımcı olabilir.)
Biz de bir tasnif yapalım:
1. Partileşmeyen bazı siyasî cereyanların, din, toplum, ahlâk ve siyaset üzerindeki etkisi bazen siyasî partilerden daha fazladır. Meselâ “feminizm cereyanı” ya da “yeşiller hareketi” böyledir.
Sıradan kişiler, bu cereyanların etkisinden kurtulamaz, ama varlığından da pek haberdar olmaz.
İktidarlar ve mevcut siyasî partiler ise bu cereyanlardan doğrudan ya da dolaylı biçimde etkilenirler. Zira bunların partileşmemesinin sebebi, taraf gibi görünmeden, her siyasî partiye nüfuz ve her iktidara etki edebilme isteğidir.
2. Partileşmiş siyasî cereyanlar daha göze görünür haldedir.
Günlük siyasete takılıp kalanlar, sadece, bu partilerin hangisinin tercih edilmesi gerektiğini ve hatta -çok sığ iseler- sadece hangi liderin desteklenmesi gerektiğini düşünürler ve günübirlik değerlendirmelerle karar verirler.
Oysa fikir ve ideal sahipleri, iktidar ya da iktidar ortağı olmaya çalışan ve bu amaçla partileşen cereyanların yönlendiricilerine nasihat ederek etkili olmaya çalışırlar.
Yeni Asya’ya gelince:
O, beslendiği kaynak itibariyle partiler üstüdür. Manşetlerle ve köşe yazılarıyla yapmaya çalıştığı şey de siyasetçiye nasihat etmektir.
Yeni Asya’nın bir partiyi iktidarda tutmaya ya da iktidara gelmesini istemeye yönelik tercihi ve bu maksada yönelik yayınlarla kitleleri yönlendirmeye çalışması ise bu “partiler üstü” konumuna zarar vermez ve vermemelidir. Zira nasihatte partiler üstü olmak gerekli ve yeterlidir.
Bu noktada birilerinin aklına gelebilecek olan “neden bizim/benim desteklediğim partiyi değil de filanca partiyi destekliyorsunuz?” sorusu anlamlı değildir. Zira bu bir tercihtir ve herkesin kendi tercihi ve gerekçesi vardır.
Meczupların, “şu partiden başkasını desteklemek vatana ihanettir, dinden çıkmaktır, münafıklıktır…” gibi ifrat halleri ise bahsimizden hariçtir.
Fotoğraf: Erhan Akkaya