"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni parti kurmak mı?

Ahmet BATTAL
05 Kasım 2019, Salı 00:01
Siyaset ısınıyor.

Ali Babacan, Abdullah Gül’ün desteğiyle parti kuracak. Ahmet Davutoğlu da ayrıca parti kurma hazırlıkları yapıyor. 

Muhalefet partileri bu yeni oluşumlardan memnun. Zira onların da öncelikli hedefi AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak. Hal böyle olunca AKP’yi zayıflatacak her formülün onlar açısından memnuniyet verici olacağı açık. 

Erdoğan’ın da bu yeni oluşumlara daha fazla engel olamayacağı anlaşılıyor. Takılacak çelmelerin başarılı olup olamayacağını ise zaman gösterecek.

Yeni oluşumların “şimdilik” medya gücü yok. Ama unutmayalım ki 2001’de de AKP’nin medya gücü yoktu ve medyaya rağmen iktidar olmuştu. 

Biz, “fikir akımı başlatmak ve sürdürmek” anlamında parti kurmanın günümüzde mümkün olmadığını biliyoruz. 

Biz partiler yelpazesinde bir boşluk da görmüyoruz. Demokratların toparlanmalarını ve yeniden kendi partilerinde toplanmalarını istiyoruz. 

“Ekip kurmak” anlamında parti kurmanın ise, kendisine özgü zorlukları olduğunun farkındayız. 

Bizim vazifemiz, iktidara talip olan küçük büyük bütün partileri hayra teşvik etmek ve şerden uzak tutmak için ikaz etmek. Şimdilik şunları yazabiliriz:

Birincisi: 

Siyasetin finansmanının şeffaf olmadığını görüyor ve buna üzülüyoruz. Yeni bir akıma ihtiyaç var. 

Bu sebeple bir süre önce İYİ Parti kurulurken ve henüz adı da belli değilken “Partinizin adı şeffaf olsun” başlıklı bir yazı yazmıştık. (Kastımız elbette partinin adı değil lakabı idi.). 

Maalesef bu talebimiz kabul görmedi. 

Aynı teklifi yeni kurulacak partilerin yöneticilerine de yapıyoruz: Fikirlerinizi netleştirmeniz çok zor değil. Ama malî kaynaklarınızı şeffaf hale getirmezseniz fikirlerinizin ve hedeflerinizin de değeri kalmayabilir. 

İkincisi:

Siyasette “Mevlana Partisi” olunmaz. “Dört eğilimi birleştireceğim” diyerek siyaset yapan Özal gibi karizması yüksek biri bile, üstelik 12 Eylül sonrasının yasaklı döneminin bütün kamu imkânlarını da kullanmasına rağmen bunu başaramadı. Su akıyor ve yolunu buluyor. 

Mevlana’nın büyüklüğü her geleni olduğu gibi kabul edip sonra içeriden dönüştürmeye çalışmasıydı. 

Oysa partiler üyelerini dönüştürmek için var değiller. Partiler “ne olursan ol, yine de gel” davetiyle her geleni kabul ederlerse “part/fırka” olmaktan çıkarlar. 

Türkiye’nin demokrasiye ve demokratlara ihtiyacı var. Önce AKP’yi makul biçimde muhalefete düşürmek için ve sonra da demok-ratların iktidarı ile Türkiye’nin ve İslam Dünyasının önünü açmak için. 

Okunma Sayısı: 2998
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • erhan

    5.11.2019 09:38:58

    bu kişilerin iki ayrı parti kurmaları kendilerine kazandırmayacaktır. doğrusu ve en rasyonel görünen, kişisel ne sorun varsa ortadan kaldıracak aklı selimi ortaya koyarak birleşmeleridir. bu şekilde tek parti olurlarsa minimum oy oranları 20,dir. ayrıca bu, şu anki siyasi atmosferde tüm halkımız insanlarını kucaklayarak, aynı coğrafya da, aynı bayrak altında, yan yana kardeşane bir ortamda, yaşatabilecek, Hak, Hukuk, Adaletten şaşmayacak demokrasiyi ilke edinmiş politikalar geliştirmesi onları belkide bir 20 yıl iktidara taşıyıp orada tutabilir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı