Geçen gün YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Yavuz Atar imzasıyla üniversite rektörlüklerine bir yazı gönderildi ve öğrencilerin 7 Haziran seçimlerinde dilerlerse memleketlerinde oy kullanmaya gidebilmeleri için 5 Haziran ile 9 Haziran tarihlerinde ders ve sınav yapılmaması istendi.
Demokratik hakların korunması açısından son derece isabetli bir karar.
Ancak sorularımız var:
-YÖK bu kararı almakta neden gecikti? Öyle ya, seçim takvimi de akademik takvim de dünden bu güne ortaya çıkan acil bir husus değil. Aylar öncesinden belli.
-YÖK bu konuda bir tavsiye kararı almak yerine neden üniversiteleri bağlayacak türden emredici bir üslup kullandı?
-Aynı hassasiyetle sınav takvimini zaten seçimlere göre belirlemiş olan ve mesela 6-8 Haziran arasına sınav koymamış olan üniversite ve fakültelerin yaklaşımına ve tercihlerine neden saygı duyulmadı?
Aslında daha önemli sorular da var:
-Bir koordinasyon kurulu olan YÖK’ün, bu tür konularda üniversitelere emretme yetkisi var mı?
-Bir üniversite, “ben de YÖK gibi anayasal bir özerk kurumum” diyerek kendi sınav takviminde direnir ve bu “emre itaatsizlik” ederse ne olur?
YÖK benzer bir faydalı “emrivaki”yi iki yıl önce de yapmış ve üniversitelerde final sınavları yaklaşırken bütünleme sınavı mecburiyeti getirmişti de bütün akademik takvim alt üst olmuştu.
Problemin kaynağı nedir?
Tek cevabı var: Güdümlü yirmi üniversiteden ibaret bir yüksek öğretim için kurulan ve dolayısıyla neredeyse iki yüz üniversiteye sahip bugünkü sisteme dar gelen ve fakat her nedense bir türlü köklü biçimde değiştirilemeyen (belki de değiştirilmeyen) YÖK ve Kanunu.