"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yolu değil, taşı sorgulayanlara…

Ahmet BATTAL
01 Şubat 2018, Perşembe
Uzmanına “stratejik derinlik” olarak görünen derin meselelere stratejisiz dalanların ülkemizi de daldırıp boğmasından korktuğumuz dış politika çamurunun halitasını tahlil etmek ve diplomasî bataklığının haritasını okumak bizim uzmanlık alanımızda değil. O yüzden bu konulara girmemeye çalışıyoruz.

Ama dostlar soruyorlar. Afrin’de, Menbiç’te ne oluyor? Yapılanlar doğru mu?

Biz de basit bir cevap verebiliyoruz:

Girilen bir yoldaki kayayı kaldırmak ve yolu geçilir hale getirmek doğru elbette. Ama eskiye dönelim ve şunu soralım; zamanında girilen bu yol doğru bir yol muydu?

Bu cevabımızı anlatmakta zorlanıyoruz. Zira soranların çoğunun hafızası maalesef bir haftalık. Ve zira o çoğunluk, dünyayı, akvaryumdaki balık gibi tek kanallı TV’den seyrediyor. 

Gerçekten, dar bir yola girmişseniz ve geri dönülemez noktaya kadar gitmişseniz artık o yola mahkûmsunuz. Önünüze kaya çıkarsa parçalayacaksınız, kuyu çıkarsa dolduracaksınız, tuzak çıkarsa kaldıracaksınız… Elbette gücünüz yetiyorsa!

İşte Menbiç de, Afrin de o kayadır, o kuyudur, o tuzaktır. 

“Keşke öbür yoldan gitseydik, Suriye bataklığına hiç girmeseydik, menfî milliyetçilerin tuzağına hiç düşmeseydik…” diyebilirsiniz de işe yaramaz. Zira artık iş işten geçmiştir.

Ama tarihten ders almak lâzım. Tâ ki tekerrür etmesin. Sorumlulardan siyaseten hesap sormak da şart. Zira devleti ve tankı yönetmek hususunda kimseye mecbur değiliz, mahkûm hiç değiliz. 

 Bunun için de siyasetçiyi denetleyebilmek ve hesaba çekebilmek lâzım. Bunun için de demokrasi lâzım, hem de tam demokrasi…

İşte bu yüzden, yönetim bilimi uzmanları, “devlet demek denetim demektir” derler. Zira denetlenmeyen devletin adil yönetim sergilemesi zordur ve hatta imkânsızdır.  

Yine bu yüzdendir ki tabiatları icabı denetimden kaçmak isteyen yöneticiler, örfî idare (OHAL) maskesi altındaki keyfî idareyi sürdürmek için “sürekli gerilim”den medet umuyorlar.  

İşte onlar; var olan düşmanı kışkırtıyorlar, küçükse abartıp büyütüyorlar, hatta yoksa var ediyorlar. Ardından da bunları bahane ederek “Şimdi savaştayız, ne denetimi, şimdi denetleme ve eleştirme zamanı değil, şimdi sadece kayıtsız şartsız biat zamanı” diyor ve dediriyorlar. Böylece aslında dilediklerini yapabilmek için kendilerini dokunulmaz halde tutuyorlar. 

Bir parça uyananlar, “Ne oluyor, neden ve kime düşmanız, neden sürekli düşman değiştiriyoruz?” diyor. 

Maharet, evde ayaklarını uzatıp sınır geçen tankları seyretmekte değil, maharet o uyanıkları arttırmakta… Sosyal hayata hizmet de bu, içtimaî reçete ve vazife de! 

Okunma Sayısı: 3723
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    1.2.2018 15:09:59

    Değerli Hocam, gerek dahilde gerek hariçte yaşadığımız şu vahim halleri ve hataları görmek için illa stratejist yahut uzman olmaya gerek var mı? İşte OHAL rejimi ve yaşanan zulüm derecesinde keyfi ve hukuksuz muameleler. Bozulan toplumsal barış ve huzurumuzu hepimiz yaşıyor ve hissetmiyor muyuz? Hısımlık hasımlığa, dostluk ve kardeşlik adavete dönüşmüş vaziyette. Eğer hâlâ şu hâle rağmen uyumaya devam ediyorlar ise uyuyanlara söylenecek söz kalmamış demektir. Allah (cc) akıl, fikir, iz'an ve insaf versin. Stratejik derinliğin kitabını yazıp ülkeyi Orta Doğu /Suriye bataklığına sokanlar, derin derin düşünmeli değil mi? Elbette ne Orta Doğu ne de hariciye uzmanıyız. Lakin şu ahvalimiz bize "yanlış yoldasınız!" diyor. İşte en son yayınlanan Dünya Adalet Projesi Raporunda Türkiye "Hukukun üstünlüğü konusunda 113 ülke arasında 101.sırada yer almış" (Yeni Asya,01.02) Buna da mı "bizi çekemiyorlar!" diyeceğiz? Lütfen uyandırmaya devam ediniz. Selam ve muhabbetle.

  • Abdurrahman KOÇAK

    1.2.2018 15:08:11

    Teşekkürler Sayın Ahmet Battal....Devlet demek denetim demektir..Denetimde tam demokrasi ile yönetilmek demektir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı