"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yüzde altmış yetmiş barajı

Ahmet BATTAL
06 Kasım 2014, Perşembe
Bediüzzaman 1950’lerin başlarında çok partili siyasî hayata geçildikten sonra siyasetçiye ve seçmene yön veren mektuplar da yazıyor. Emirdağ Lâhikasındaki meşhur “dört parti mektubu” da bunlardan biri. Mektupta siyasî akımlar/cereyanlar dört ana damar olarak tarif edilip tahlil ediliyor.

Tahlil edilecek akımları adlandıran giriş cümlesi şu şekilde: 

“Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır.” 
Öncelikle bu cümledeki “şimdilik” kaydı sebebiyle  mektubun bu gün için de geçerli olup olmadığının iki bilgi yardımıyla tahlili gerekir. 
Birincisi mektubun yazıldığı tarih itibariyle “var” denilen dört partiden biri şeklen mevcut değil ve buna karşılık tabelâ ve sicil kaydı biçiminde parti sayısı dörtten çok fazla. 
İkincisi metinde hemen sonra gelen paragrafta da “şimdilik” kaydı var ve bunlar aynı mânâda kullanılmış. 
Devamındaki paragraf şöyle: 
“İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.” 
O halde bu paragraftaki bozuk hal devam ettiği sürece şimdilik kaydı geçerli demektir. 
Burada sözü edilen parti o tarihte siyaset sahnesinde henüz yok. Ama belli ki toplumda karşılığı bulunan bir damar ve akım olarak böyle bir parti/fırka var. Bu sebeple tahlil ediliyor. 
Bu partinin, adı güzel, kendi güzel, hedefi de güzel. 
Bu parti, siyaseti dine alet etmeye çalışanlarca kurulacak olan bir parti. Bu güzel bir niyet. 
Ama tek mesele niyet ve hedef değil. Hedefe giden yol ve yöntem de önemli. Yani dine faydalı olalım derken zarar verme riski var. 
Bediüzzaman diyor ki; hakikî dindarlık azalmış, İslâmî terbiye zedelenmiş, siyaset de cinayetli hale gelmiş yani kirlenmiş.  
Dinî hamiyetle ortaya çıkacak olan siyasî akım, halkın her kesiminin yüzde altmış yetmişi tam dindar hale gelmeden ortaya çıkarsa, niyeti dine fayda vermek de olsa sosyal şartların olumsuz olması dolayısıyla dine zarar verir. Zarar vermeyi istemese de buna mecbur olur. 
(İlk cümlede sadece parti mensuplarının yüzde altmış yetmişinden bahsediliyor gibi görünse de sonraki cümleden anlaşıldığı üzere bu parti zaten hamiyet ehli dindarların partisi. O halde bu oran parti için değil halk için geçerli.). 
Demek ki halkın yüzde altmış yetmişi tam dindar olmadan din adına siyaset yapmak faydadan çok zarar veriyormuş. 
Bu yüzde altmış yetmiş basit bir oran değil, 2/3’lük çoğunluğu ifade ediyor. Buna siyasette “vasıflı çoğunluk” deniyor. Alternatifi olan salt çoğunluk ise 1/2+1’den oluşuyor ve buna “bıçak sırtı çoğunluk” da deniyor. 
Bediüzzaman siyasette dindarların bir grup oluşturarak öne çıkması için halkın salt çoğunluğunun dindarlığını dahi yeterli görmüyor, vasıflı çoğunluğun tam dindarlığını şart görüyor. 
Bu oran dindarların kuracağı partinin seçimde alacağı oyların oranını değil toplumsal dokudaki dindarlık oranını ifade ediyor. 
Peki bu vasıflı çoğunluk barajı başka hangi alanlarda geçerlidir?
Meselâ hizmet metotları konusunda da bir ipucu ya da halatbaşı verir mi? 

Okunma Sayısı: 2666
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    6.11.2014 11:52:13

    Bu vasıflı çoğunluk barajının, eğtimde,tıpta,iktisata,savunmada,kısaca tüm teknik ve teknolojik sahada aşılması zarureti var.Hizmet metodun da da aynı rakama ulaşılması gerekmektedir.

  • cemal özkaya

    6.11.2014 10:02:59

    herhalde öğretmenlerin, memurların, esnafın, askerin, çiftçilerin, polisin, işçilerin, yazarların da %60-70 i tam mnütedeyyin olmalıki arkaya dönüp baktığımızda bir engel kalmasın. fatih sultan mehmet ben bu insanlarla dünyayı fethederim dediği çoğunluk taa viyanalara kadar adalet dağıtmış. şimdi kendimize yetmiyor. hizmet metodu olarakda meşrep caizdir müsbet ihtilaf caizdir ama kendini bu kaliteli çoğunlukta görenler şimdi birbirini yiyorsa demekki o oranın içinde değiliz. ben zina yaptım ya resulallah diyen sahabi gibi olmamız lazım diye düşünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı