Cennette yapacağı şeyler için bütün mü’minlerin az çok hayalleri vardır. Çok sıkıldığımda, aklıma orada yapacaklarım gelir ve zihnimdeki listeme yenilerini eklerim.
Meselâ ahirette Cennete gidersem, Cenâb-ı Hakk’ın ruy-i cemalini ve Peygamberimizin (asm) sofrasını ve Üstadımızın dersi sonrası, dünya oluşumunu ve insanlık tarihini çok merak ediyorum. Daha sonra ailemin bulunduğu sarayımı imar etmeyi daha sonra ahiret arkadaşlarımla gezmeyi. Ayrıca Cennet güzelliklerini izlemek istiyorum. Bazı ağabeylere sorduğumda ise Süfyanın yanarken ya da azap çekerken Cennette dev ekranda seyretmek istiyorlar.
Aslında 28. sözde Bediüzzaman Hazretleri “Dost dostu ile beraber Cennette bulunacaktır” hadisini tevil ederken Cennetin bir gezinti yeri olduğu ve bu yerde gözün görebildiği, kulağın işitebildiği, hayalin tasavvur edebildiği en güzel san’atların bulunduğu yer olarak örneklediği ve dostların kabiliyeti nispetinde istifade edebildiğini ifade ediyor. Yani Cennetliklerle beraber gezip dolaşabileceğiz.
Cennette kusur ya da olumsuz bir şey olmayacağından, tanıdıklarımızın kusurlarından arınmış olduğunu unutmamamız gerekmektedir. Meselâ tembelliği, çok konuşması, sıkması vb. hasletleri olmayacak. Cennette bize Cennetin güzelliklerini ve lâtifelerini anlayabilmemiz için algılayıcılara yani senyörlere ihtiyacımız olacak. Buda bize ahiret hayatında cesedimize ihtiyacımız olduğuna işaret etmektedir. En çok aklıma gelen ise burada numune olan yiyeceklerin asılları, menbaları orada olduğu için, aynı anda bütün yiyecekleri en üst lezzette almak istediğimdir.
Yani Bediüzzaman Hazretleri, cisimlerimizin ruh kuvvetinde ve hafifliğinde olacağını, bir anda yüz bin yerde bulunup, yüz bin tarzda zevk alacağımızı Peygamberimizden (asm) müjdelemektedir.
Son olarak Bediüzzaman Hazretleri, “Bu küçücük aklımızın terazisiyle o muazzam hakikatler tartılmaz” diyor ve ekliyor;
“İdrak-i maâlî bu küçük akla gerekmez.
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”