"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her şeyde ihlâs lâzım

Ahmet DEMİRDÖĞMEZ
22 Ocak 2015, Perşembe
Hakikî mü’minliğin en birinci vasıflarından birisi ihlâstır.

“İhlâsı kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlâslı amel, batmanlarla halis olmayana müreccahtır.”1 Çünkü “amel-i salihin ruhu hayatı ihlâstır”2 ve “Cenâb-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır.”3 

İhlâsı kazanan bir mü’min bütün vasıflarına ve amellerine o ruhu sirayet ettirmelidir. Çünkü ihlâssız hiçbir şey makbul olmuyor, ameller değer kazanmıyor. 

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ihlâs tarifi kısaca şudur: “Harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî ve neticesi rıza-i İlâhî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlâhiyeye karışmamalıdır.”4 Bu sebeple, mü’min olan bir insan hem amelî, hem itikadî bütün hallerinde ihlası esas almalıdır. Çünkü “medar-ı necat ve halâs yalnız ihlastır.”5

Evet, imanda ihlâs, ibadette ihlâs, niyette ihlâs, muhabbette ihlâs, uhuvvette ihlâs, hizmette ihlâs, cihadda ihlâs, tevekkülde ihlâs, hem şahsî, hem içtimâî, hem siyasî hayatta ihlâs; velhasıl, hem enfüsî, hem afakî dairede ihlâs lâzım ve elzemdir. Evet, “ihlâs ve rıza-i İlâhî yolunda zerre, yıldız gibi olur. Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rıza-i İlâhîdir ve mayesi ihlâstır; o küçük değildir, büyüktür.”6

İnsan için birinci derecede en mühim ve en elzem olan şey Allah’a imandır. Bu sebeple en başta imanını ihlâsla muhafaza etmesi lâzımdır. Yoksa “ihlâsı olmayan imanın imandan addedilmemesi”7 tehlikesi bulunmaktadır. İhlâslı imanın tarifi Risale-i Nur’da şöyledir: “Allah’a iman etmek, Kur’ân-ı Azîmüşşanın ders verdiği gibi, O Hâlık’ı, sıfatlarıyla, isimleriyle, umum kâinatın şahadetine istinaden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tevbe ve nedamet etmek iledir.”8

İnsan, imanın gereği olan ibadetinde de ihlâsı esas almalıdır. “İbadetin ancak ihlâsla ibadet olduğunu”9 bilmelidir. Çünkü “ibadetin ruhu ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve fayda ibadete illet gösterilse, o ibadet batıldır.”10 Mü’min bir insanın memur olduğu bir vasfı da muhabbettir. “Muhabbetin de ihlâsla bir zerresi, batmanlarla resmî ve ücretli muhabbete tereccuh eder.”11

Mü’minin çok mühim bir hususiyeti de niyetidir. “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır” (C. Sağir: 3810) hadis-i şerifine binaen, “Niyet öyle bir hasiyete maliktir ki, âdetleri, hareketleri ibadete çeviren pek acip bir iksir ve bir mayedir. Niyet ile insan daimî bir şakir olur, şükür sevabını kazanır. Demek niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır. Öyle ise, necat ve halas ancak ihlâs iledir.”12

Maddî ve manevî hizmetlerde, bilhassa manevî ve nuranî hizmetlerde ihlâsı esas almak, ehl-i mü’minin şenindendir. Çünkü “hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhafaza etmek gibidir. O defineyi omuzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyade sevinir ve memnun olurlar. Kıskanmak şöyle dursun, gayet samimî bir muhabbetle o gelenlerin kendilerinden daha ziyade olan kuvvetlerini ve daha ziyade tesirlerini ve yardımlarını müftehirane alkışlamak lâzımdır.”13 “Hem ihlâs ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmaktır.”14 Hem de “hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlâs kaçmasın.”15 Hizmet-i diniyede bulunan hafızların ve hatiplerin de ihlâsı esas tutup, rıza-i İlâhiyi düşünmeleri lâzım ve elzemdir. Çünkü “ağızdan çıkan kelimelerin havadaki efratları ihlâs ile ve niyet-i sadıka ile hayatlanır, canlanır. Hadsiz zîşuurun kulaklarına gidip onları nurlandırır. Eğer rıza-i İlâhî ve ihlâs o havadaki kelimelere hayat vermezse, dinlenilmez.”16

Nuranî hizmetin mühim esaslarından olan ehl-i hakla ittifak etmek düsturunda da ihlâsı esas almak şarttır. “İhtilâfın İslâmiyet’e ne derece zararlı olduğunu ve ehl-i dalâletin ehl-i hakka galebesini ne derece teshil ettiğini düşünüp, kemal-i zaaf ve acz ile o ehl-i hakkın kafilesine fedakârane, samimane iltihak etmektir, şahsiyetini unutmakla riya ve tasannudan kurtulup ihlâsı elde etmektir.”17

Allah’a güvenen ve Ona tevekkül eden bir mü’min, bu tevekkülünde de ihlası esas alması lâzımdır. 

Çünkü “tevekkül ihlâsın sadefidir”18 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ihlâslı tevekkül tarifi şöyledir: “Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbabı dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüs ise, bir nev’î duâ-i fiilî telâkki ederek; müsebbebatı yalnız Cenâb-ı Hak’tan istemek ve neticeleri O’ndan bilmek ve O’na minnettar olmaktan ibarettir.”19

Uhuvvette ihlâsı esas almak ise; “Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hatta menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih etmek”20 “meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şakirane iftihar etmektir.”21 Ayrıca, “Hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev’inden gıbta damarını tahrik etmemektir”22 ve “en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.”23

Velhasıl, “her şeyde bir ihlâs var”24 Tamamen samimiyet, ciddî gayret, halisiyet, bir işi, bir ameli, başka bir karşılık beklemeksizin, sırf Allah rızası için yapmak olan “ihlâsı kazanmanın en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Yani ölümünü düşünüp, dünyanın fani olduğunu mülâhaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır.”

İhlâsı kazanmanın en müessir ikinci sebebi de: “iman-ı tahkikinin kuvvetiyle ve marifet-i Sanii netice veren masnuattaki tefekkür-ü imaniden gelen lemeat ile bir nevi huzur kazanıp, Hâlık-ı Rahim’in hâzır, nâzır olduğunu düşünüp, O’ndan başkasının teveccühünü aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu düşünmekle o riyadan kurtulup ihlâsı kazanır.”25

İhlâsı kazanmanın yollarını ve düsturlarını beyan eden ve öğreten Risale-i Nur, bilhassa Yirmi Birinci Lem’asıyla bu yola ışık tutmakta ve rehber olmaktadır. Bu sebeple, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “en az on beş günde bir okunmalı” notu düşmesi çok manidardır. Bu talimata uymak ise Nur Talebelerinin boynunun borcudur. 

Dipnotlar: 1- Lem’alar, s. 323. 2- Age, s. 372. 3- Age, s. 376. 4- Age, s. 323. 5- Age, s. 323. 6- Age, s. 383. 7- İşârâtü’l-İ’câz, s. 163. 8- Emirdağ Lâhikası, s. 349. 9- İşaratü’l-İ’caz, s. 253. 10- Age, s. 230. 11- Lem’alar, s. 323. 12- Mesnevî-i Nuriye, s. 113. 13- Lem’alar, s. 387. 14- Age, s. 377. 15- Age, s. 373. 16- Age, s. 378. 17- Age, s. 381. 18- Münâzarât, s. 77. 19- Sözler, s. 501. 20- Lem’alar, s. 394. 21- Age, s. 395. 22- Age, s. 391. 23- Age, s. 395. 24- Age, s. 323. 25- Age, s. 397. 

Okunma Sayısı: 3846
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hasan Muharrem okur

    22.1.2015 01:08:32

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı