"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neden Bediüzzaman ve Risale-i Nur? - 5

Ahmet DEMİRDÖĞMEZ
21 Temmuz 2018, Cumartesi
Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin dikkatlere sunduğu mühim bir husus var.

O da Risale-i Nur’un Kur’ân’ın bazı hasiyetlerine sahip olması ve insanın bütün duygularına hitap etmesidir. Çünkü “Kur’ân, insanlara hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı duâ, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emr ü dâvet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem insanın bütün hacat-ı maneviyesine merci’ olacak çok kitabları tazammun eden tek, câmi’ bir kitab-ı mukaddesdir.” (Sözler)

Bu itibarla, “Her dakika herkes ona muhtaç olan öyle bir hakikattır ki, milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiyaç var. Değil yalnız ekmek gibi her gün, belki hava ve ziya gibi her dakika ona ihtiyaç ve iştiyak vardır.” (Asa-yı Musa) diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Kur’ân, insanın bütün duygularına hitap eden ve duygularını doyuran manevî bir gıda olduğunu ve gafleti izale ettiğini tesbit ve izah etmiştir. Aynen öyle de, “Risale-i Nur, Kur’ân’ın ve Kur’ân’dan çıkan bürhanî bir tefsir olduğundan, Kur’ân’ın nükteli, hikmetli, lüzumlu usandırmayan tekraratı gibi onun da lüzumlu, hikmetli, belki zarurî ve maslahatlı tekraratı vardır. Hem Risale-i Nur, zevk ve şevk ile dillerde usandırmayan, daima tekrar edilen kelime-i tevhidin delilleri olmasından zarurî tekraratı kusur değil; usandırmaz ve usandırmamalı.” (Şuâlar)

“Demek Kur’ân’dan gelen o Sözler ve o Nurlar, yalnız aklî mesail-i ilmiye değil; belki kalbî, ruhî, hâlî mesail-i imaniyedir ve pek yüksek ve kıymetdar maarif-i İlâhiye hükmündedirler.” Üstad Bediüzzaman Hazretleri diyor ki, “Ben kendim on değil, yüz değil, binler defa müteaddid tecrübatımla kanaatım gelmiş ki: Sözler ve Kur’ân’dan gelen Nurlar; aklıma ders verdiği gibi, kalbime de iman hali telkin ediyor, ruhuma iman zevki veriyor ve hâkeza” (Mektubat)

Demek “Kur’ân’dan tereşşuh eden o Sözler ve Risaleler, Kur’ân-ı Hakîm’in bir nevi müstakim tefsiri ve hakaik-i imaniyenin istikametli ve kuvvetli delilleri olduğundan; o Risaleler ve Sözler’e gelen şeref ve takdir ve tahsin, Kur’ân’a ve hakaik-i imana aittir.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi) diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin şu tesbitini de gözden kaçırmamak gerekmektedir: “Yirmi ikinci Söz tashih edilirken dinledim. Gördüm ki; içinde hem küllî zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tehlil, hem kuvvetli iman dersi, hem gafletsiz huzur, hem kudsî hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi Nurlar var. Bir kısım şakirdlerin ibadet niyetiyle Risaleleri ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğin hikmetini bildim. Bârekâllah dedim, hak verdim.” (Kastamonu Lâhikası) Evet, “Hem kalbi, hem ruhu, hem hissiyatı tam tenvir edecek ve ilâçlarını verecek bir tarzda hazine-i Kur’âniyenin dellâllığını yapan ve ondan başka me’hazı ve mercii olmayan ve bir mu’cize-i maneviyesi bulunan Risale-i Nur o vazifeyi tam yapıyor.” (Gençlik Rehberi) Evet, “Eğer insan yalnız bir kalbden ibaret olsaydı; bütün masivayı terk, hattâ esma ve sıfâtı dahi bırakmak, yalnız Cenâb-ı Hakk’ın zâtına rabt-ı kalb etmek lâzım gelirdi. Fakat insanın akıl, ruh, sır, nefis gibi pek çok vazifedar letaifi ve hasseleri vardır. İnsan-ı kâmil odur ki: Bütün o letaifi; kendilerine mahsus ayrı ayrı tarîk-ı ubudiyette, hakikat canibine sevk etmek ile sahabe gibi geniş bir dairede, zengin bir surette, kalb bir kumandan gibi, letaif askerleriyle kahramanane maksada yürüsün. Yoksa kalb, yalnız kendini kurtarmak için askerini bırakıp tek başıyla gitmek, medar-ı iftihar değil, belki netice-i ızdırardır.” (Sözler) “Bediüzzaman, beşeri Risale-i Nur’la sefahet ve dalâletten kurtarırken, korku ve dehşet vermek tarzını takib etmiyor. Gayr-ı meşrû birs lezzetin içinde, yüz elemi gösterip, hissi mağlûb ediyor. Kalb ve ruhu hissiyata mağlûb olmaktan muhafaza ediyor.” (Sözler)

“Evet, bu asra öyle bir Kur’ân tefsiri lâzım ve elzemdir ki; Risale-i Nur gibi akıl, fikir ve mantığı çalıştırsın, ruh ve kalb ve vicdanı tenvir etsin. Müslümanları, beşeri uyandırsın; intibah versin, gafletten kurtarsın. Sırat-ı Müstakim olan Kur’ân yolunu göstersin. Sünnet-i Seniyyeye ve İslâmiyetin şeairine muhalif olarak yaptırılan ve yapılan şeyleri fark ettirip, sünnet-i Peygamberîye (Aleyhissalâtü Vesselâm) ittibaı ders versin ve ihya etmek cehdini uyandırsın. İşte Risale-i Nur’un böyle hâsiyetleri havi bir Kur’ân tefsiri olduğu, meydandadır ve ehl-i hakikatın tasdikiyle sabittir.” (Sözler)

Hülâsa: “Risale-i Nur Şems-i Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın elvan-ı seb’ası, Risale-i Nur’un menşur-u hakikatında tam tecelli ettiğinden, hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı duâ, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emr ü dâvet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem bir kitab-ı hakikat, hem bir kitab-ı tasavvuf, hem bir kitab-ı mantık, hem bir kitab-ı İlm-i Kelâm, hem bir kitab-ı İlm-i İlahiyat, hem bir kitab-ı teşvik-i san’at, hem bir kitab-ı belâgat, hem bir kitab-ı isbat-ı vahdaniyet; muarızlarına bir kitab-ı ilzam ve iskâttır.” (Emirdağ Lâhikası) bu manalar ışığında “Risale-i Nur, her tabakadan insanı muhatap alan cihanşümul manevî bir eserdir. Risale-i Nur, Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın bu asırda bir mu’cize-i maneviyesi olan yüksek ve parlak bir tefsiridir. Evet, Risale-i Nur kalblerin fatihi ve mahbubu, ruhların sultanı, akılların muallimi, nefislerin mürebbi ve müzekkîsidir.” (Sözler) “Risale-i Nur’daki hakaik-i Kur’âniye öyle bir kuvvettir ki: Bu kudret karşısında, küfr-ü mutlakın ve dinsizliğin temelleri târumâr olacak; inhidam çukurlarına yuvarlanarak geberecektir. Bâki kalanlar, iman ve Kur’ân nuruyla felâh ve necat bulacaklardır. Evet, dağları, taşları, pamuk gibi dağıtacak, demir ve granitleri yağ gibi eritecek derecede olan bu kuvvet-i Kur’âniye dünyayı nur ve saadete gark edecek. Bu Nur-u Kur’ân, imanların kurtuluşunda, dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır.” (Sözler)

RİSALE-İ NUR NEDİR? NASIL BİR TEFSİRDİR?

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Risale-i Nur, şimdiye kadar yazılan tefsirlerin en kuvvetlisi ve en şümullüsüdür. Bu manada Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin muhtelif beyan ve izahlarından bazılarını nazarlara takdim ederek hatırlayalım:

“Risale-i Nur, Kur’ân’ın çok kuvvetli, hakikî bir tefsiridir” tekrarla dediğimizden, bazı dikkatsizler tam mânâsını bilmediğinden bir hakikati beyan etmeye bir ihtar aldım. O hakikat şudur: Tefsir iki kısımdır: Birisi, malûm tefsirlerdir ki, Kur’ân’ın ibaresini ve kelime ve cümlelerinin mânâlarını beyan ve izah ve ispat ederler. İkinci kısım tefsir ise, Kur’ân’ın imanî olan hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle beyan ve ispat ve izah etmektir. Bu kısmın pekçok ehemmiyeti var. Zâhir malûm tefsirler, bu kısmı bazen mücmel bir tarzda derc ediyorlar. Fakat Risale-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsalsiz bir tarzda muannid filozofları susturan bir mânevî tefsirdir.

“Risale-i Nur, tarikat değil hakikattir; âyat-ı Kur’âniyeden tereşşuh eden bir nurdur. Ne şarkın ulûmundan ve ne de garbın fünunundan alınmış değil, Kur’ân-ı Mu’cizülbeyan’ın bu zamana mahsus bir i’caz-ı manevisidir; menfaat-i şahsiye yoktur.” (Kastamonu Lâhikası)

“Risale-i Nur, Kur’ân’dan geldiği için bir kuvvet, bir tesir var ki, müfessirlerin ve âriflerin sözlerinde nâdiren bulunur. Bazan bir satırda, bir sahife kadar kuvvet var; bir sahifede, bir kitab kadar tesir bulunuyor”, “Çünki: Yazılan Sözler tasavvur değil tasdiktir; teslim değil, imandır; marifet değil, şehadettir, şuhuddur; taklid değil tahkiktir; iltizam değil, iz’andır; tasavvuf değil hakikattır; dâvâ değil, dâvâ içinde bürhandır.” (Mektubat)

Okunma Sayısı: 6184
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı