"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’sız Nurculuk

Ahmet DURSUN
07 Kasım 2015, Cumartesi 16:00
İslâmî duruş, söz, ahlâk ve inanç esaslarını hayata uygulamada problemler yaşayan İslâm toplumlarının, İslâmcılığın da dayatmasıyla hastalıklarını siyaseten çözebilme iddiasıyla iktidara talip olma düşüncesi iç dünyamızdaki en büyük çatışmalarımızdan biridir.

İsraf, iktisatsızlık, şükürsüzlük, kanaatsizlik, hırs, derd-i maişetle meşrûlaştırılan haramlar, görenek belasıyla zedelenen değerler, dünyayı kazanmak için dinden verilen rüşvetler… Sefih haller, türlü türlü pespayelikler… Adalet tacıyla kibirle ortalıkta gezinen zulümler, türlü türlü şenaetler, eski çağların karanlıklarından fırlayarak yeni çağı tehdit eden Firavunmeşrepler… Nemelâzımcılık, bananecilik, adam sendecilik… içten içe çürümüş, hastalıklı bir vücudun dışa akıttığı cerahatler… Bu hastalıklı hallerle büyük iddiaların mümessili olmak, bütün enerjisini küçük dâvâlar için heder etmek ihanetler tarihinin yeni hamakat hallerinden olmalıdır.  

Hastayız, hastalıklıyız. Marîz bir asır, hasta bir unsur, alîl bir uzuv… Azametli bahtsız bir kıt’a, şanlı tali’siz bir devlet, değerli sahipsiz bir millet… 

Bu zehirli hastalıklar dört bir yanımızdan kuşatarak herşeyimize musallat olurken, iliklerimize kadar işleyerek içimizi çürüten dehşetli düşmanlar karşısında Risale-i Nur’dan başka neyimiz var ki? Risale-i Nur’un metin, sarsılmaz, sebatkâr, halis, sadık, fedakâr talebelerinden başka neyimiz kaldı ki? 

İman-küfür mücadelesinin çatışma sahası olan bu coğrafya bugünlerde İslâmcılık-Nurculuk karşılaşmasının oyun sahası olarak dizayn ediliyor. Bu günlerde İslâm’dan berî olanların güttüğü İslâmcılık siyasetiyle iş tutanların eliyle İslâmî değerlerin içi boşaltılıyor, kanlı sahneler üzerinden İttihad-ı İslâm naraları atılarak bizi birbirimize bağlayan manevî rabıtalar bir bir koparılıyor.  

Nurculuk İslâmcılığın aksine, kalplerden başlayarak topluma yayılan iman merkezli bir ıslâh hareketi olarak bu bağları tekrar kuracak yegâne imkândır. Risale-i Nur hareketi din-devlet-siyaset ilişkilerinin ölçülerini, bu ilişkinin sürdürülüş şeklini, umera-ulema yakınlaşmasının düzeyini Asr-ı Saadet prensipleriyle günümüze taşıyan bir harekettir. Bugün İslâm dünyasındaki kaotik durum Risale-i Nur’un insanı ve toplumu ıslâh edecek imkânlarından uzak tutulmasıyla yakından ilgilidir.  Asırların kurtuluş reçetesini içinde barındıran bu eserler üzerinde oynanan sadeleştirme-tekelleştirme gibi oyunlar, Risale-i Nur’un yalnızca imanî bahislerinden yola çıkarak oluşturulmaya çalışılan yeni hizmet hizmet metotları; bu metinlerle bağımızı koparmaktan, ayrışmış pasif Nurcular üreterek ümmetin Kur’ân hakikatleriyle buluşmasını engellemekten başka bir şey değildir. Ben buna ‘Yeni Asya’sız Nurculuk’ diyorum. 

Zira, ‘Yeni Asya’ tam da bir bütünlüğü ifade ediyor. Yeni Asya Bediüzzaman’la başlayan, Zübeyir Gündüzalp’le devam eden ve meşveret-i şer’iye ile tahkimleşen bir dâvâ çizgisinin bütün ve sağlam portresidir. Risale-i Nur’un metinlerine harfiyen sadık kalan ve metni müellifinin tarihî şahsiyetinden ve mücadelesinden ayrı tutmayan Yeni Asya, umerâdan uzak duran ulema çizgisini temsil ediyor. Bugün çeşitli şekillerde iktidar merkezli savrulmalar yaşayan Nurcu grup ve fikir ehlinin buradan Nurculuğa bakmalarında büyük fayda görüyorum. 

Yeni Asya’sız Nurculukla yapılmak istenen İslâmcılık siyasetine eklemlenmiş, İslâmcılık siyasetinin sözcülüğü durumunda olan bir Nurculuktur. İdare-i maslahatçılık, konjonktürel İslâmcılık, adalet-i izafiyecilik bu tarz Nurculuğun temel vasıfları olmuştur. Gazete olsun; ama eleştirmesin, gözünü yumsun, görmezden gelsin, ülke yönetimiyle ilgili fikir beyan etmesin… gazete olsun; ama… Susturulmak, sıradanlaştırılmak, umumileştirilmek anlamına gelen bu istekler bugünkü azmettirici üst aklın dizayn etmek istediği pasif bir Nurculuktan başka ne olabilir?

Yeni Asya’sız Nurculuk; dost, kardeş, talebe dairelerini süpürerek tektipleştirilmiş Nurcuları yetiştirmek, otoriterliğin dizayn tornasına tutarak Nurculuğu tektipleştirmektir.  

Yeni Asya’sız Nurculuk; iliklerimize kadar işlemiş sekülerliğin devamından yana olarak semm-i katillerin beynimizi ve ruhumuzu da esir almasına, Kemalizm’in farklı formlarda devamına izin vermektir. 

Yeni Asya’sız Nurculuk; şefkat, muhabbet, insaniyet odaklı Kâbe merkezli bir dünyanın yolunu tıkamak; şiddetli zulümlerle inleyen İslâm beldelerinin Ortadoğululaştırılmasına izin vermek; mamur bir medeniyetin bütün unsurlarıyla kabileleştirilmesine seyirci kalarak İttihad-ı İslâm’a set çekmektir.  

Yeni Asya’sız Nurculuk; Bediüzzaman Said Nursî’nin tarihsel mücadelesini, dâvâ ve vizyonunu anlayamamış, lâhikasız bir Nurculuktur. Bu, zalimler karşısında sınmayan-pusmayan aksiyoner, dinamik, gözü pek, korkusuz bir dâvâ adamı olan Bediüzzaman’ın mücahedesini anlamayarak Eski Said’i unutmak; Üçüncü Said’i yok sayarak Üstadı Barla’da nisyana mahkûm etmek isteyenler gibi Nurculuğu Bediüzzaman’sız bırakmaktır.  

Yeni Asya’sız Nurculuk; medeniyetlerin, büyük fikirlerin gazete etrafında kurulduğundan habersiz  olmak, gazetenin etkili bir ses ve bayrak olduğunu bilmemektir. Bediüzzaman’ın İstanbul’a geldiğinde yaptığı ilk işlerden birinin yaşadığı toprakların acılarını haykırmak, dertlerine merhem olabilmek için bir gazete çıkarmak teşebbüsü olduğunu unutmak, Bediüzzaman’ın onlarca gazetede onlarca makaleyi niçin yazdığını hatırlamamak; materyalist fikirlerin, ahlâksızlığın gazete yoluyla yayıldığı bir dünyada gazetenin imkânlarını reddetmek, gazetenin yüksek fikir ve dâvâların naşir-i efkârı olabileceği hakikatini unutmak nasıl bir dürtünün ürünüdür?     

Yeni Asya’sız Nurculuk; ‘tek’in, tek adamlılığın önünü açmak, Süfyanizmin ayak oyunlarına şahs-ı maneviyi boğdurtmak, atanmış vasilerin emrinde meşveretsizliğe boyun eğmektir. 

Yeni Asya’sız Nurculuk; Asya’nın bahtının miftahı olan meşveret ve şûrâyı yok sayarak istibdad-ı mutlak manasındaki bir cumhuriyetin bu topraklardaki hükümranlığını kanıksayarak öğrenilmiş çaresizliğe mahkûm olmaktır. 

Yeni Asya’sız Nurculuk; Bediüzzaman’ın yaşadığı coğrafyayı aşan bir medeniyet projesi olan Medresetüzzehra’nın önüne set çekerek eğitimin seküler zihniyetle devamını sağlamak, seküler dayatmalarla ruhları çalınmış yavrularımızın ebedî hayatlarının tehlikede oluşuna göz yummaktır.

Yeni Asya’sız Nurculuk; çoklu vesayet tercihlerinden kendine vesayet beğenerek, bir vesayetin kucağından inip diğerinin kucağına sığınmak; Üstadın izzet ve şecaatinden yoksunlaşarak her alanda yoksullaşmaktır. 

Yeni Asya’sız Nurculuk; mesleksizliği itibar, meşrepsizliği yol bilerek “var biraz da sen oyalan” Nurculuğuna soyunmaktır.

Okunma Sayısı: 15568
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Bayraklılar

    8.11.2015 07:19:45

    Allah razı olsun. Yazı çok güzel yalnız başlık değiştirilerek daha çok kişinin okuması sağlanabilir

  • Hasan Inal

    8.11.2015 01:49:20

    Allah razi olsun duygularimiza tercüman oldunuz. Nur talebesinin referansi Risalei Nur olursa işte böyle düşünür, böyle yaşar ve böyle yazar. İyiki varsın Yeni Asya'm.

  • Ali Vefalı

    7.11.2015 17:13:42

    Valla ne diyeyim, bu günkü her türlü harama, günaha, israfa, kibire, keyfi davranışlara, risale nurlara hakarete, yasaklamalara, rüşvete, hırsızlıklara, islamı sinsice değerleştirenlere göz yuman ve işitmeyen görmeyen siyasi islamcı ve nurculara tarihi şahane bir cevap. Allah razı olsun.

  • talebe

    7.11.2015 16:59:28

    tekrar okudum. gercekten hislere tercüman. yeniasya Vicdanın sesi.

  • Mustafa BİTER

    7.11.2015 12:47:02

    Hislerimize tercüman oldun.Allah razı olsun. Şunu ilave edeyim.Acize düşüncem,Yeni Asya Ekolünden ayrılanlar , namazda abdesti bozulduğu halde , kalbim temiz deyip namaza devam edenlerin durumuna benziyor. Tekrar Allah razı olsun.

  • altem

    7.11.2015 12:30:59

    Enfes bir değerlendirme, tebrikler Ahmet Dursun kardeşimiz; zihnine kalemine güç...

  • Ercan Tan

    7.11.2015 11:22:35

    Kalemine sağlık A Dursun kardeş. Insan beşerdir Şaşar. Milletin kahir ekseriyetinin , Nur Cemaatlerinin , Tarikatlerin , ümmi kitlenin yanlış istikamette temerküzü moralimizi bozmasın. Bu yeni değil 10 seçimdir böyle. Biz nurlu yolumuzda ilerleyelim. Ihlâsımızla. SA

  • Toygar

    7.11.2015 09:14:18

    Tevfik ve hidayet Allah'tandır. Bu davanın kendisi, bizatihi kudsîdir. Davaya gönül verenler değil! Dava haktır, yolunda gidenlerin her yaptığı hak değildir! Hizmetimizde tavzif esastır, görev almak değil! Bu dava Rabb-i Rahîmimize aittir, aciz beşere değil! Bu sebeplerle Yeni Asya'yı Yeni Asya yapan da, bu davanın hakikatlerini haykırsın diye vazifelendirilen aciz, zayıf ve pürkusur nur talebesi olmak niyet ve talebinde olanların duasıdır! Hepsi o kadar!

  • Garib Doğu

    7.11.2015 07:41:24

    Şu bir gerçek ki Risale-i Nurun meslek ve meşrebinde ciddi sapmalar yaşanıyor.Bu sapmalar,tek tük kişilerle başlamış,12 eylül ihtilaliyle doruğa çıkmıştır.Burası en büyük kırılma noktasıdır.Sapma burada başladı. İhtilal desteklendi. Halbuki bu bir ihtilal,Keyfi muamele ve İstibdattır.Risale-i Nurda bunun yeri yoktur. İşte bu dehşetli hatayı işleyenler,o gün bugündür,o hatalar zincirine hep yenilerini ekleyerek bugünlere kadar geldiler.Mesleğimiz tarikatvari ve şahıs merkezli değildir.Dini siyasete alet eden akımlarla alakası yok.Bu meslek Cadde-i Kübra-i Kur'niyedir. Sahabe mesleğinin cilvesini taşır. Ve ben bu mesleği üstadı ezelim den ders almışım diyor sevgili Üstadımız...Bu meslek ve meşrepte olanlar, hiçbir siyasi partiye tabi ve dahil olamazlar,başka hiçbir mesleğin peşinden gidemezler...''Cadde-i Kübra-i Kur'aniye olan şu mesleğimizden ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.'' Bu duruma düşmekten şiddetle çekinmeli ve titremeliyiz.

  • Refik Koyu

    7.11.2015 02:32:46

    Binlerce tebrikler ve basarilar dilerim. Tam ve mukemmel bir yazi .insaallah bazi safdillerin tekrar dusunmelerini ve uyanmalirini vesile olur .

  • KUBİLAY

    7.11.2015 01:48:53

    Hani darbecilerle,muhtıracılarla mücadele sözü verilmişti kulislerde, meydanlarda,Diyorum ki acaba 27 Nisan bildirisi darbe veya muhtıra değil miydi ?Bırakın cezalandırmayı bir trilyonluk zırhlı mercedes verilmemiş miydi altlarına?Halen devam eden 28 şubat post modern darbesinin mahkemesi beraatle neticelense şaşmayacağım.Dün beraatle neticelenen faili meçhuller davasında muhakeme olanlar demekki masumlarmış,gayri hukuki kurulmuş olan jitem legal bir kurummuş?Bütün bunlara şaşmıyoruz çünkü;Hani şu mealde birşeyler dememişler miydi bunların selefleri;"biz bunlarla(Darbeci askerlerle) çok iyi anlaşıyoruz,hükümetimize hürmetleri vardır" diye.hey menfaatin gayyasına düşmüş ve üstadımın ictimai düşüncelerini yanlış yorumlayanlar nerdesiniz ve ne yapıyorsunuz,hangi rüzgara kapıldınız vesavruldunuz tıpkı 1969 daki siyaset hevesli bazı nurcular gibi?Hani balyozcular,tepeleleyin bunları diyenler

  • hakan kagan

    7.11.2015 00:29:53

    güzel yazıydı tebrik ederim..

  • talebe

    7.11.2015 00:24:36

    Allah razı olsun. Allah bizleri doğru yoldan ayirmasin. mükemmel. yaşadığımız bu günlere ne kadar güzel cevaplar veren bir yazı. sonraki zamanlarda tarihe not olması bakımından kitaplastirilmasi gerekli.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı