Öyle ki tüm diğer gelişmeleri gölgeledi. Oysa yazılması ve yorumlanması gereken çok önemli gelişmeler vardı.

Örneğin milletvekilleri yemin etti ve Leyla Zana yemin metninde “Türk Milleti” yerine “Türkiye Milleti” deyince yemin metninin değiştirilmesi tartışılmaya başlandı.

Yeni Meclis Başkanı seçildi, yeni Hükümet kuruldu ve bu iki gelişmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkisi tartışıldı.

Fakat dediğim gibi uçak meselesi tüm bunların önüne geçti. Olayı önemli kılan şey uçağın Rusya’ya ait olmasıydı. Olay Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirdi. Fakat Dünya ve Türkiye için son derece stratejik önemi haiz, büyük bir ekonomiye sahip olduğu gibi ekonomik ve ticari anlamda ilişkilerimizin iyi olduğu ve özellikle Suriye konusunda aynı tarafta olduğumuz Rusya ile karşı karşıya gelmek akıl işi değildir. Bu konuda Türkiye tabiri caizse ya birileri tarafından gaza getirildi, ya bilmeden bir yanlışlık yapıldı.

Ne olursa olsun tüm bunlara değecek kadar önemli bir sınır ihlali olup olmadığı da tartışılabilir. Beş-on saniyelik ihlal söz konusu, ama zaten Türkiye-Suriye sınırı birçok yerde netliğini yitirmiş durumdadır. Sonuçta uçağın düşürüldüğü yer de Suriye topraklarıdır!

Uzmanlar angajman kurallarında stratejik hata yapıldığını, Türkiye-Suriye sınırında uçuşa yasak bölge oluşturulamayacağını, düşürülen uçağın yüksek irtifada olduğunu ve Türkiye için tehdit oluşturmadığını belirttiler. Sonuçta konu ile ilgili olarak NATO, BM ve ABD’den de net bir destek alınamadı.

Zaten önceki hafta G20 zirvesinde Putin, “G20 üyelerinden IŞİD’i destekleyenler var” diyerek Suudi Arabistan ve Türkiye’yi ima etmişti. Şimdi “terör işbirlikçileri bizi sırtımızdan vurdu” diyerek açıkça Türkiye’yi suçladı. Bu çok ağır bir suçlama. Bu suçlamaya maruz kalmak veya maruz bırakılmak önemli bir handikap ama bu konuda kendimizi savunamamak daha da önemli bir husustur.

Bu olumsuz gelişmenin siyasal sonuçları zamanla daha da netleşecek ve farklı boyutlara ulaşacaktır ama sorun sadece siyasal hayat ile sınırlı kalmayacaktır. Ekonomi, ticaret, turizm ve güvenlik gibi birçok alanda olumsuz yansımaları olacaktır.

Daha şimdiden ekonomik ambargo başladı, ithalat ve ihracat durdu, Rus vatandaşların turist olarak Türkiye’ye gelmesi durduruldu, bu kapsamda tur şirketleri Türkiye tatil programlarını iptal etti ve Rusya futbol takımlarının Türkiye’de kamp yapmaları yasaklandı. Tüm bunlardan dolayı başta Antalya olmak üzere otelciler ve tatilciler panikte, çok zarar edecek ve zor durumda kalacaklar.

Ayrıca Türk vatandaşlarının Rusya’ya girişte havaalanlarında zorluk çıkarılıyor, fuarlara giden şirketlere kötü muamele yapılıyor, işadamları gözaltına alınıyor, Rus medyası Türkiye ve yöneticileri aleyhine şiddetli yayın yapmaya başladı, en kötüsü de Rus halkı Türk halkına düşman gibi bakmaya başladı.

Kısacası iyi olmadı. Putin ‘özür bekliyorum’ derken, Erdoğan ‘özür dilemesi gereken hava sahamızı ihlal edenlerdir’ dedi. Böylece kriz ve gerilim devam ediyor. İnşallah kriz daha büyümeden çözümlenir.