Gazetemiz yazarlarından Mehtap Yıldırım Yükselten ve Psikolog Banu Arslan, CNR kitap fuarının son gününde “Oyun ve Oyuncak” konulu bir seminer gerçekleştirdi. Seminerde, oyunun psikolojik ve sosyolojik faydaları, oyuncakların çocuklar üzerinde etkisi, ebeveynlerin çocuklarıyla vakit geçirmesi, zararlı oyuncaklara karşı ailenin tutumu, fazla internet kullanımının aileler üzerindeki etkisi gibi konular işlendi.

Dijital oyunlar çocuklara zarar veriyor

Oyunun çocuk için önemine dikkat çeken Mehtap Yıldırım Yükselten, oyun oynamanın psikolojik ve sosyolojik faydalarından da bahsetti: “Oyun çocuğa zarar veren mesajlar taşıyorsa, zihinsel ya da bedensel gelişimine bir katkı sağlamıyorsa zararlıdır.” Yükselten, bu oyunların büyük bir kısmının dijital oyunlar olduğunun üzerinde durarak, “Saatlerce bilgisayar ya da ekran başında oturan çocuk, uzun süre gerçek dünya ile iletişim halinde olmadığı için asosyal olabiliyor. Beyindeki sözcük üretme, anlam katma gibi kısımlar çalışmadığı için iletişim bozukluklarına yol açabiliyor” dedi.

Ebeveynler çocuklarına zaman ayırmalı

Mehtap Yıldırım Yükselten, çocuğa zaman ayırıp, onunla oyun oynamanın çocuk için en güzel oyuncaktan daha değerli ve zevkli olabileceğine dikkat çekti. Yükselten, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin; “Sizin hânenizdeki masum evlatlarınızla mâsumane sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir” sözünü hatırlatarak,“günümüzde ailedeki her bireyin kendi şahsî interneti ile baş başa zaman geçirmesi hem bencilce hem de aile yapısını sarsan bir davranıştır. Bizler, Kur’ânî hakikatlere kulak vererek hanelerimizde, masum çocuklarımızla hoş zaman geçirmeli, onlarla faydalı oyun ve etkinlikler yapmalıyız” şeklinde konuştu.

Çocuklarımızı oyunda tanıyabiliriz

Bizim Aile Dergisi yazarı Psikolog Banu Arslan, oyunun çocuklar için çok büyük bir anlam ifade ettiğine dikkat çekerek şunları söyledi; “Oyun oynamak biz yetişkinler için aslında bazen anı geçirmek, o boşluğu doldurmak veya geçici aktivite olarak gördüğümüz bir şey; fakat çocuklar için böyle değil. Çocuklar oyun oynamayı bir iş olarak görüyorlar. Dolayısıyla günlük hayattaki yaşantılarını, iyi- kötü anlarını, bütün öğrendiklerini yansıttığı bir araç aslında oyun. Bizim tanımladığımızdan daha farklı oyun çocuk için. Aynı zamanda çocuğumuzu ne kadar yakından tanımak istiyorsak, onu oyunda izlememiz o kadar önemli. Bu şekilde çocuğunuzun iç dünyasını, neleri dert ettiğini, neleri çok sevdiğini gözlemleyebiliyoruz. Çocuklar bütün yaşamlarını oyunda aktarabiliyorlar.”

Oyun çocuklar için köprü görevindedir

Banu Arslan, ebeveynlerin çocukları arasında olan problemlere çözüm sunarak şunları söyledi: “Anne ve babalar çocuklarıyla kişisel problemler yaşayabiliyorlar. Bazen ‘beni nasıl bir ebeveyn olarak görüyor’ diye sordukları zaman şunu söylüyorum; çocuğunuzla bir oyun kurun. Ben senin kızın olacağım, sen de benim annem ol. Hadi oyun oynayalım dediğiniz an da çocuk anne rolünü tamamen sizin üzerinizden göstermeye başlıyor. Dolayısıyla çocuğa soru sormaktan ziyade, bunu oyun ile yaptığınız zaman daha iyi anlamda cevap alabiliyorsunuz. Oyun, çocuğun gerçek dünyasıyla hayal dünyası arasında kurduğu bir köprüdür.”

Haber: Kübra ÜNÜVAR