"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fatihasız namaz

Akif ARSLAN
31 Ağustos 2015, Pazartesi
“Medâr-ı nizâ birşey varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz. Müsâmaha ile birbirine bakmak şimdi elzemdir.”

Yukarıdaki Üstadımızın veciz sözünü “Üstad Hazretleri çok sıkı tutmayınız, herkes aynı meşrepte olmaz demiş, demek meşveret kararlarına herkesi uydurmaya zorlamamalıyız, çok sıkı tutmamalıyız, bırakalım da kim uyarsa uysun, meşveret istibdadı yapmamalıyız, kardeşleri hür iradelerine bırakmalıyız” şeklinde yorumluyorsak ya bazı hususları tam bilmiyor ya da kendi içine düştüğümüz hataları Risale-i Nurdaki hakikatleri âlet ederek zorlama yorumlamalarla örtbas etme çabası içindeyiz demektir.

Çünkü Meşveretin kararlarına uymak “vacip”tir. Yani Allah’ın emridir. Hepimizin malûmu, Üstad Hazretleri Allah’ın emretmiş olduğu bir hususta “çok sıkı tutmayınız” demeyecektir. Aksine bu tip emirleri çok sıkı tutma taraftarıdır. Peki bu cümlelerle bize neyi anlatmak istiyor asrın adamı!

Resulullah’ın (asm) meşveret ile ilgili yaptıklarına ve tavırlarına şöyle bir göz attığımızda aslında Üstadımızın bu cümlesini çok daha iyi anlıyoruz:

Peygamber Efendimiz (asm) istisnasız bütün meşveret kararlarını tavizsiz uygulamış ve uygulatmıştır. Velev ki meşveret esnasındaki beyan etmiş olduğu fikrine zıt bir karar alınmış dahi olsa. Hatta ve hatta o karar “savaş” gibi çok ciddî sonuçları doğurabilecek bir karar dahi olsa..

Ama meşveret esnasında “Ben Peygamberim.. benim dediğim olacak.. sizin bu kararınız yanlıştır..” gibi istibdadi bir tavır sergilememiş, kendi fikirlerinin yapılması ve o kararın alınması hususunda “çok sıkı tutmamıştır” ki bunu biri yapacaktıysa eğer en hak eden de O (asm) idi şüphesiz.

Yani meşveret esnasında “eneyi meşveretin içine atıp eritmek, kendi fikrin kabul edilsin diye değil hakikat ve doğru olan kabul edilsin diye meşveret etmek ki bu da kendi fikrinde ifrat düzeyinde ısrar etmemekle, bu anlamda çok sıkı tutmamakla olur” düsturunu bizlere öğretmiştir. Bir başka deyişle “benim dediğim olsun, benim fikirlerim meşveretten karar olarak çıksın” gibi bir nefsanî ve gayrı uhuvvetkârane ve enaniyet kokan bir anlayış ve tavırdan uzak durup o hususta çok sıkı tutmamak. Karar alındıktan sonra tıpkı Resulullah (asm) gibi sımsıkı tutmak.. Çünkü o sımsıkı tuttuğun ve tutunduğun kararın “Allah’ın emri” olduğunu unutmamak. 

Yani Üstad Hazretleri “Hangi durumlarda meşveret etmemiz gerektiğini” ki bu da “medar-ı niza birşey varsa” cümlesiyle...ve “meşvereti ne şekilde yapmamız gerektiği” ki bu da “..çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz. Müsâmaha ile birbirine bakmak şimdi elzemdir.” cümlesiyle açıklamıştır. Meşveretin neticesine değil meşveretin muhtevasına bir vurgu söz konusudur. Çünkü unutmamalıyız ki meşveretin neticesi “kararlardır” ve meşveret kararlarına uymak vaciptir. Sünnetlere dahi azami dikkat edip terk etmeyen Üstad Hazretleri, terk edilmesi haram olan vaciplere riayeti ne hafife alır ne bu hususta açık kapı bırakır ne de terk edilmesini tavsiye eder.

Elhasıl: Nasıl ki namazdaki “Fatiha” vaciptir öyle de meşverete riayet de vaciptir. Ve nasıl ki Fatihasız tek bir rekât namaz dahi hiç kılmadık öyle de riayet etmediğimiz tek bir meşveret kararı dahi olmamalıdır. Kararlarına riayet edilmeyen bir meşveret Fatihasız bir namaz gibidir.

Okunma Sayısı: 2524
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı