"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’u kendi nefsimize okumak

Akif ARSLAN
02 Nisan 2015, Perşembe
Üstad Bediüzzaman Hazretleri Nur Risalelerine şu cümleler ile başlıyor:

“Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Söz’ü biraz uzunca nefsime demiştim. Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.”

Evet Üstad Hazretleri, Risalelerdeki bütün hakikatleri öncelik olarak kendi nefsine hitap etmiş. Bu kitapların böylesine etkileyici olmasının bir sebebi de “nefsini ıslâh etmiş bir zat”ın ağzından dökülmüş olmasıdır.

Onun ıslâh önceliği daima kendi nefsidir. Çünkü bilir ki, o ıslâh olmadıkça başkaları ıslâh olamayacaktır. Ancak İslâm için, iman hizmeti için fedakârlık mevzu bahis olduğunda “...ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim” diyerek yapılabilecek en büyük fedakârlığı yapmış, yani ahireti, dudakları titremeden, tek kalemde feda etmekten çekinmemiştir.

Bir Risale-i Nur Talebesinin esas vazifesi, talebesi olduğu Risale-i Nur ‘da şu şekilde geçiyor:

“Her şakirdin vazifesi, yalnız kendi imanını kurtarmak değil; belki başkasının imanlarını da muhafaza etmeye mükelleftir. O da hizmete ciddî devamla olur.”

Evet ilk vazife kendi imanımızı kurtarmak! O da nefsimizi ıslâh ile oluyor. Zira kendimizi ıslâh ettiğimiz nisbette başkaları da ıslâh oluyor. Başkasını ıslâh etmede sözleri geçersiz-etkisiz olan birisi nasıl olur da onların imanlarını muhafaza edebilir? Bir hakikati belli bir ölçüde anlayıp o hususta törpülenmesi gereken yanlarımızı törpüleyip, değiştirilmesi gereken davranışlarımızı değiştirip, uygulanması gerekenleri uyguladığımızda artık o hakikat bizim malımız oluyor. Böylece tavsiye makamına çıkmış oluyoruz. O nisbette tavsiyelerimiz umursanıyor, etkili oluyor. Kısaca, bir hususta ıslâh edilmiş bir nefsin dedikleri ıslâh edilmemişe nazaran çok daha etkilidir.

Bu sebebtendir ki, Risale-i Nurları okurken önceliğin daima nefsimiz olması gerekiyor. Bunu yapabildiğimiz nisbette iman mertebelerinde yukarılara çıkıyor ve başkalarının imanını muhafaza etmiş oluyoruz. Lâkin ıslâh merdivenlerinden çıkarken zemine dikkat etmek gerek. Zira ıslâh merdivenleri ıslak olur. Nefs-i emmaren ve şeytan gibi kaydırmak isteyen çok düşman bulunur. Islak ve tuzaklarla dolu ıslâh merdivenlerinden bu zamanda en kolay çıkabilmenin yolu Risale-i Nur’dur. Ona enesini bırakıp yapışan, hem ıslâh olur hem ıslâh için vesile. Enesiyle birlikte yapışmaya çalışanlar ise belki imanlarını kurtarsalar da ne tam manada ıslâh olur ne de vesile... Bakıldığında âlim, hakikatte cahil olur.  

Evet nefislerin enelerde boğulduğu zamanlardayız.

Ve maalesef enesi çifteliler Nurları, nefislerinin ıslâhı için değil, başkalarının nefislerini ıslâh için okur olmuş. Şeytanın bir sağdan yaklaşması daha.

Enelerin boyu uzadıkça hakikî bizler kısalıyoruz. Kalp odamızdan dışa açılan pencerelere boyumuz yetişemez oluyor. Kafamızı pencereye doğru yukarı kaldırıp, mecburen burnumuz havada, öyle muhatap oluyoruz karşımızdakilerle. Ta ki yetişsin başımız o pencerelere. Önce kendimizi ıslah etmektense başkalarını ıslâha soyunuyoruz.

Zahirde uzun, hakikatte kısa... kafası-burnu havada gezinip duruyoruz... Kendimizi ıslâha muhtaç görmediğimiz gibi, herkesi ıslâha muhtaç olarak görüyoruz. Belki de ıslâh edilmesi gereken en önemli yanımız enemiz.

Ama tevazu şerbetini içenlerimiz de var elbette. Eneleri kısaldıkça hakikî boyları uzayanlarımız. Kalp odalarındaki pencereler başlarından aşağıda kalıyor. Mecburen eğiliyor muhatap olmak için. Mecburen boynu bükük, kafası aşağıda. Önce kendi nefsini ıslâha çabalıyor.

İşte o zaman hakikatler daha anlaşılır oluyor.

İşte o zaman imanlarımız daha kavi, tavsiyeler daha tesirli.

İşte o zaman başkalarının imanı muhafaza edebilmiş oluyor biiznillah.

Tavsiyelerden nasiplenmek için.

Tavsiyelerinden nasiplenmeleri için.

Önce kendi nefsimize okumalı Risale-i Nurları.

Okunma Sayısı: 2259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Feyzi ARSLAN

    2.4.2015 12:07:10

    Risale-i Nur'u kendi nefsine okumak başlıklı yazı maşaallah çok güzel olmuş.yazarı Akif ARSLAN'I tebrik eder yeni yazılarını daha sıklıkla bekleriz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı