"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Anlayış birliği sağlanabilecek yol

Ali ATAÇ
02 Şubat 2017, Perşembe
17.01.2017 günkü Cumhuriyet gazetesinin haberi; ’MEB, yeni müfredatında sekülerizm ve pozitivizm sanatizmle birlikte ‘’inanç problemi’’ olarak gösteriliyor.

LAİKLİK İLE KAVGA

Yeni müfredatta, Atatürk ile ilgili bilgileri azaltan ‘’cihat’’ı değer olarak anlatmaya hazırlanan MEB, ‘’sekülerizm’’ kavramını da inanç problemi saydı.

Türk Dil Kurumu tarafından ‘’Dinin devletten ayrı ve özerk olmasını savunan öğreti’’ olarak tanımlanan sekülerizm, MEB tarafından çocuklara ‘’inanç problemi’’ olarak anlatılacak.

POZİTİVİZM DE VAR

MEB’İN inanç problemi olarak gördüğü kavramlar arasında ‘’pozitivizm’’ de var. ‘’Bilimsel bilgi‘’de deney ve gözlemi önceleyen teoloji ve metafizik konularını bu kapsamın dışında tutan ’’pozitivizm’’ yeni sorun’’ ilân edildi. Bakanlık, sekülerizmi ve pozitivizmi, satanizm gibi kavramların arasına soktu’.

Haberin veriliş tarzı ve haber ile kaygıların muhatabı ilgili makamlardır.

Gazetedeki haberin içeriğindeki ‘’sekülerizm’’ ve ‘’pozitivizm’’ kavramlara açıklık getirmek gerekmektedir.

Çünkü bir asırdır tartışma konusu ve bazen de kavram kargaşasına sebep bütün bu felsefî ve inanç ve ideolojik görüş ve kavramların bugün bile henüz yerli yerine oturtulmuş, doğru dürüst bir tarifi ve tanımı da yapılmıyor. Herkes kendine göre bir anlam yüklüyor.

Belki her felsefi görüş ve anlayışın görüş ve anlayışı olabilir ve kendilerine göre de doğru olarak kabul edebilir. Ama bu yeterli değildir. Önemli olan bu görüş ve anlayışın bütün kamuoyu tarafından da paylaşılması, benimsenmesi ve üzerinde mutabakat sağlanması gerekiyor. Ama ne dinde ne de gerçek bilimde safsatanın yeri yoktur.

Sonra ‘’sekülerizm’’ ve ‘’pozitivizm’’ gibi kavramların gerçek ortamdaki anlamlarıyla, sanal ortamdaki anlamları aynı değildir. Birbirinden ayrı tarif ve tanımları çağrışmakta ve kendi içinde birbiriyle çelişkilidirler.

Evet, haberde, ‘’pozitivizm‘’in “bilimsel bilgi, gözlemi önceleyen teoloji ve metafizik konularını bu kapsamın dışında tutulan’’ bir kavram olarak tanımlanmaktadır.

Halbuki, bu tarif ve tanım kavramı yanlış algılanmaya sebep olmaktadır. Çünkü, yanlış algılandığı için de yanlış yaklaşımların sergilenmesine sebep olur.

Bu anlayış ve yaklaşıma göre; sanki kâinattaki bütün varlıklar yalnızca bizim şu anda beş duyu organımızla bildiğimiz ve anladığımız ve hissettiğimiz veya yokladığımız varlıklardan ibarettir. Sanki bunlardan başka ve bunların dışında hiçbir varlıklar yok, ya da varsa da hiçbiri ‘’bilimsel bilgi’’ kapsamına girmiyor. Var olan her şeyin de maddeden ibaret olduğu bir görüşü ve anlayışı benimsenip sergileniyor.

‘’Çünkü, öyleleri hem bilmiyorlar, hem kendilerini biliyor zannediyorlar.’’1

Bediüzzaman Said Nursî Muhakemat’ta ‘’Evet, her şeyi madde de arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise, mâneviyatı görmez’’2 diyor.

Bediüzzaman’ın ‘’Kur’ân ve iman hakikatlerini cerh (çürütülemez) edilmez delil ve hüccetlerle ispat ederek tedris etmesi (ders vermesi), yani pozitivizmi (ispatiyecilik) bir esas ittihaz etmiş (prensip olarak kabul etmiş olması)3; ‘’pozitivizm’’in gazetenin haberindeki gibi; her şeyin yalnız maddeden ibaret olmadığını, belki de hem maddî ve hem manevî varlıklar bulunduğu ve bu varlıkların ‘’teoloji’’ve‘’metafizik’’ dışında da bulunduğuna delil ve işaret etmektedir.

Gazetenin ‘’sekülerizm’’ tarif ve tanımı Türk Dil Kurumu tarafından ‘’Dinin devletten ayrı ve özerk olarak olmasını savunan öğreti’’ diye bildirdiği kavramın gerçek ortamdaki tarif ve tanımı ile sanal ortamdaki tarif ve tanımları da birbirini tutmuyor ve birbiriyle değişik çağrışımlara sebep oluyor.

TDK ‘‘Toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî, meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanlanılması yönündeki hareket’’ diye tanımladığı bu kavramı ‘’TDK ‘sekülerizm’ kavramına karşılık olarak ‘dünya’ sözcüğünü önermiştir’’ diyor.

Halbuki ‘’sekülerizm’’ ve ‘’pozitivizm’’ gibi kavramların, hem gerçek ve hem de sanal ortamdaki anlam ve çağrışımları birbirinden ayrı ve farklı algılanmaları işin içinden çıkılmaz hale getiriyor. Diğer taraftan aynı kavramlar ve çağrışımlar kamuoyunda da tartışmalı ve farklı algılama ve anlaşılmalara sebep olduğu da herkesin kabul ettiği başka bir gerçektir. Böyle karmaşık görüş ayrılığı ve arayışlar sürüp gider. Böyle bir ortamda hiçbir zaman görüş ve anlayış birliği bir türlü sağlanamaz.

Her bir zamanın bir hükmü var.4 Asrımıza ise, akıl hüküm ediyor. Bediüzzaman’ın bir asır öncesinden yaptığı tesbitle ‘’İttihat cehl ile olmaz. İttihat imtizac-ı efkârdır; imtizac-ı efkâr marifetin şuâ-ı elektriği ile olur’’5 gerçeğini haykırıyor.

’’Risale-i Nur’un mesleği odur ki; zihinlerde bir iz bırakmamak için, sair ulemaya muhalif olarak, muarızların şüphelerini zikretmeden öyle bir cevap verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz.’’6 

İşte bütün kavramların üzerinde anlaşma ve görüş ve anlayış birliği sağlayabileceği yol ise; asrımızın makul rejim gerçek demokrasi ile Bediüzzaman bir asır öncesinden bütün insanlık âlemine ilân ve ispatını yaptığı makbul iksir Risale-i Nurla sağlanan ortak zemin ve ilim ortamıdır. Her şey meydandadır. Elhasıl, ’’Çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde cez’a iltica etmemek elzemdir.’’7

Dipnotlar:

1- Konferans s. 23.

2- Muhakemat s. 15 (Birinci Makale) Matbaa-i Ebûzziyâ.

3- Konferans s. 18.

4- Münâzarât s. 228.

5- Aynı eser, s. 248.

6- Hizmet Rehberi, s. 62.

7- Tüluât s. 71 (İhlâs Nur Neşriyat).

Okunma Sayısı: 1545
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı