"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet gününden korkalım

Ali FERŞADOĞLU
16 Mayıs 2019, Perşembe
Aslında “haksızlık, zulüm ve adaletsizliğin” cezasının dünyevî kısmını “adalet-i mutlaka” çerçevesinde bu dünyada da görürüz… Ne var ki, kimi zaman gafletle bu tokatların nereden geldiğinin farkına varmayız.

Allah kâinatı “adalet” üzerine bina ettiğini, tanımına bakınca anlarız: “Adalet herşeyi yerli yerine koymaktır.”

Kâinatın bir ucundan diğer ucuna “Adil” ve mezkûr isimler tecelli eder… “Adalet, haklı olana hakkını, suçlu olana cezasını vermektir.” Esma-i Hüsna’dan birisi “Adil”, diğeri “Hak”tır. Bunlar direkt adalete bakar.

Biz farkına varamazsak da, canlılar ve şuurlular arasında da adalet hükmünü icra ediyor:

Adil-i mutlak olan Cenab-ı Allah, mutlak Adildir. Ve adalet gününden korkalım ki, “Zerre miskal iyilik veya kötülük mutlaka karşılığını” bulacaktır. Herkese bu dünyada da yaptığının karşılığı mutlaka verilir:

“Meselâ, bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtrîyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı düşüp başı kırılırsa müstahak olur. Çünkü, bu musîbet o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplan, öz evlâtlarına olan şiddet-i şefkat ve himâyeyi nazara almayarak, zavallı ceylânın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra, bir avcı tarafından öldürülür. İşte, hiss-i şefkat ve himâyeye muhalefet ettiğinden, ceylâna yaptığı aynı musîbete mâruz kalır.” (Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 64.)

Risale-i Nur’un bir kâtibi dedi ki: “Neden dostların kusuratına tokat gelir; hücum eden düşmanlara bu tarzda gelmiyor?” 

Elcevap: Memur olmayan, veya hususî, şahsî itibarıyla hiyanet eden, hususî tokat yer. Bu nevi vukuat pek çoktur. Ve tam sadâkat edenlerde, maişetindeki bereket ve kalbindeki rahat cihetinde ikramlara mazhar olanlar dahi pek çoktur. Eğer memur ise, kanun namına kanunsuz hiyanet eden, ilişen, o memlekete, o biçare ahaliye bir umumî tokada vesile olur. Ya zelzele, ya yağmursuzluk, ya hastalık, ya fırtına gibi umumî belâlara bir vesile olur. Kendisi, zahiren hususî tokat yememiş gibi görünüyor. 

Hem eğer dinsizlik hesabına, imanî hizmetimize ilişenler olsa -Zulüm devam etmez, küfür devam eder.- kaidesince, küfür derecesine giren öylelerin zulümleri -büyük olduğu için- ahirete tehir edilir, ekseriyetçe küçük zulümler gibi cezaları dünyaca tacil edilmez. 

Okunma Sayısı: 2002
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı