Nurani bir aşka düştüm!
“Lehe lehe!” dedi gönlüm!
Zemheride yandım, piştim,
“Ya Hû, ya Hû!” dedi gönlüm.
Yalnızlığın çölünde yan,
Yeter gaflet; artık uyan,
Sonun değil mi ki, ayan?
“Vaha, vaha!” dedi gönlüm.
Kötü, had aşan cürette
Bütün güzellik sirette,
Güzel, faydasız Sırat’ta
“Ahu, ahu” dedi gönlüm!
Niyetin ne, kastın kimdir?
Kalb mi nefs mi, üstün kimdir?
Kardeşin kim, dostun kimdir?
“Ahi, ahi!” dedi gönlüm.
Yem olursun kuşa, kurda,
Mihenk, Risale-i Nur’da,
Yeni Asya burçta, surda,
“Ruha, ruha” dedi gönlüm!
Kovar karanlığı nurlar,
Çözülür Kur’ân’la sırlar
Hürriyet imanla parlar,
“Dûha, Dûha!” dedi gönlüm.
Hata, kardeşle didişmen
Yalnız Deccal/Süfyan düşman,
Bu cihaddan olmaz pişman,
“Süha, süha” dedi gönlüm!
Çabalama boş boşuna,
Gidemezsin tek başına,
Cemaatle koş işine,
“Daha, daha!” dedi gönlüm.
Nerde varsa, cem’an birlik,
Velev olsa yüzde birlik,
Kuvvet orda, orda dirlik,
“Sahi, sahi!” dedi gönlüm.
Bir Üstad ki, ilmi derya,
İman dâvâsı güder ya,
Her an “Allah, Allah” der ya,
“Deha, deha!” dedi gönlüm
“Ya Rahim!” diyen kediye,
Subhanellah diye, diye,
Haktan en güzel hediye,
“Lehû, Lehû!” dedi gönlüm!
Nur deryasında ikamet,
Sadakatle istikamet,
Sabır, sebat, metanet et,
“Dahi, dahi!” dedi gönlüm.
Kurtuluş O’na gümanda,
Fırtınalarda limanda,
Okyanus içre imanda,
“Mahi, mahi!” dedi gönlüm.