"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aklını Risale-i Nur meslek ve meşrebine karıştırma!

Ali FERŞADOĞLU
27 Mart 2015, Cuma
“Aklını Risale-i Nur’a, meslek ve meşrebine karıştırma!” ne demektir?

İslâmiyette düşünmeden, tefekkür etmeden, akletmeden teslim olunabilir mi? Müslüman, aklını başkasının cebine koyabilir, böyle bir yaklaşım sergileyebilir mi?

Bir meseleyi anlamaya çalışmak, muhakeme ile tetkik etmek, araştırmak, hatta mihenge vurmak başka; tenkit etmek, aklını karıştırmak, değişik mecralara çekmek başka şeydir. Meselâ, İmam-ı Gazali’nin (ra) bir talebesi, Şeyh Nakşibend’in (ra) bir müridi, veya bir memur; “Hocam, şeyhim, amirim böyle dedi, şöyle bir yolu tutturdu, ama, ben de akıl sahibiyim, şöyle diyorum, şu yoldan gidiyorum, kanunu şöyle değiştiriyorum!” diyebilir mi?

Elbette hayır! Eğer onlara aykırı iddialarda bulunur, değişik yol tuttururlarsa üstadlarının, şeyhlerinin halkasından çıkmış, metotlarına itizal etmiş, kanunu çiğnemiş olmazlar mı?

İslâmî meselelerde veya başka dallarda değişik yol, farklı tutum takınmak; talebenin ve müridin değil; şeyh, müceddid, müçtehid ve o sahanın uzmanlarınındır. Onlar, zaman ve şartlarına göre yeni metot, meslek ve meşrep geliştirir; şartlara uyarlar; temel şablon ve stratejiler çizerler. Belgelerini de Kur’ân ve Sünnet’ten gösterirler. İnsanlar da onları mihenge vurur, ona göre ayarlarlar.

İşte; Risale-i Nur da, günümüz şartlarında iman, ibadet, muamelât, ukûbat, ahlâk ve insanlığın psiko-sosyal, içtimaî ve siyasî bütün meselelere yeni ve çağdaş metot ve sistem geliştirmiştir. Kur’ânî ve Sünnetî çareler, çözümler üretmiştir. Çağdaş meslek ve meşrep, usûl ve metotlar getirmiştir.

Risale-i Nur’u da tetkik etmek, “mihenge (Kur’ân ve Sünnet ölçüsüne) vurmak ayrı; onu meslek ve meşrebine itiraz etmek, veya ona aykırı bir çığır açmak başka bir şeydir. Nur Talebesi, Risale-i Nur’u anlamaya, meslek ve meşrebini yaşamaya, hizmet stratejilerini uygulamaya çalışır. Kendi akıl feneriyle ona rota çizemez. Yani, “Bediüzzaman o zaman öyle söyledi, şöyle yaptı, ama, bu zamanda böyle olmalı, şöyle yapmalı, şu yolu izlemeliyiz!” diyemez. Neden?

Zira, Risale-i Nur, bu asrı ve gelen istikbali de (gelen asrı değil) aydınlatan bir Kur’ân tefsiridir. Şu zamanın ihtiyaçlarına uygun bir ilâçtır. Bu zamanda hilâfet vazifesi yapıyor. Risale-i Nur, sadece iman dersi değil, içtimaî ders de verir. Risale-i Nur, İslâmiyet ve vatan zararına her türlü cereyana karşı koyar. Risale-i Nur’un hizmetinde şahsın vazifesi sadece tebliğdir, netice Allah’a aittir. Risale-i Nur’a sadakat, sebat ve metanetle bağlanmalı.1

Öyle ise, müdakkik bir Nur Talebesi, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebine sadakat gösterir. Asla onun tarzını, hizmetini kendi kafasına göre şekillendiremez veya kendi düşüncelerini ona yamamaz. Onu kendisine uyduramaz, ona uymaya çalışabilir. Yalnız “şerh/yorum, izah/açıklama ve tanzim/düzenleme”2 yapabilir.

Dipnotlar:

1- Hizmet Rehberi, s. 22, 24, 50, 53, 54.
2- Şuâlar, s. 588.

Okunma Sayısı: 2108
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • M Numan

    27.3.2015 08:27:11

    Şu var ki. Meslek içinde ki her şube bir farksiyon veya meşrebdir. Bu meşreblerin tezahürü de kimselerin kendi yorumlamalarıyla olmuştur. Temelde var olan 6 meşreb böyle tezahür etti. Esaslarda ittifak etmek ve esasları uygulamak bir mecburiyettir. Lakin teferruat veya anlayışlarda farklılıklar fıtridir. Kişilerin aldığı kararlar kendi akli melekelerini kullanması neticesidir. Bazen ağır toplardan birisinin sözü itirazsız kabul edilmektedir. Bu ise meşveret libasını giymiş bir istibdaddır. Ferşadoğlu ağabeyin girizgahı manidar "İslâmiyette düşünmeden, tefekkür etmeden, akletmeden teslim olunabilir mi? Müslüman, aklını başkasının cebine koyabilir, böyle bir yaklaşım sergileyebilir mi?" Allah bizleri basiret ehli kılsın. basiretimizi kapattırmasın.

  • garip talebe

    27.3.2015 00:39:47

    Abi bu gun Nurcular ne yazik ki kahrolarak soyluyorum Ustadini degil havuz medyasinin her dedigini yalan yanlis mihenge vurmayi bile dusunmeden kabul ediyor.Ekseriyeti bu durumda inanin kahroluyorum.Ya hu senin Ustadin her turlu istibdada sille vuracagim demiyor mu?Ekmeksiz yasarim Hurriyetsiz yasayamam diyen Bediuzzaman degil mi?!Boyle haykirasi geliyor insanin.Korku ile mi hareket edecegiz Asrin Imami'nin vaaz ettigi ölculerle mi?!ne siddetli bir imtihandayiz hala farkinda degil bazilarimiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı