Kâinatın sahibi ve mutasarrıfı, Kur’ân’da, kainatın ve içindekilerin Sahibi, Yöneticisi, “Yeri ve göğü altı günde yarattığını”1 ferman buyuruyor.
Altı gün ne demektir? Dünya günü mü, başka günler mi sözkonusu?
Gün, fizik âleminde (diğer gezegenlerde) ve dünyamız coğrafyasında farklıdır. Her bir gezegenin, “Dönme ve Dolanma Periyodu” vardır.
Yani, dünyanın mihveri üstündeki hareketiyle, gece gündüz; senelik mihveri, periyodu üstündeki hareketiyle, seneler meydana gelir. Buna göre, dünya günleri de farklıdır. Kış günleri ve Kuzey kutbu yakınlarında güneşin doğuş ve batışı arasında 4, bazen 9 saat fark var. Kimi zaman bir hafta, kimi zaman bir ay güneş batmaz.2
Gezegenler ve başka yıldızlarda bir gün, dünya günü hesabıyla bir on, yüz, bin, elli bin sene olabilir.
Maddî âlemde, yani gezegenlerde bile gün ve sene farklıdır. Şu halde, yaratılış ve gayb âlemindeki gün, elbette bizim dünya günümüzle benzemez ve aynı olamaz.
Kur’ân’da haber verilen altı gün, dünya günümüzle değil, yaratma günü, yani devirlerle ilgilidir.
Ki, dünya günleri ile, gayb âleminin günleri şöyle kıyas edilir: Sonra bütün işler, sizin gününüzle bin sene kadar uzun olan kıyamet gününde Ona arz edilir.3 Melekler ve Cebrâil, elli bin sene uzunluğunda bir gün olan kıyamet gününde, Allah’ın emrini almak üzere Arşa yükselirler.4
Kur’ân-ı Kerîm’de göklerin ve yerin altı günde, arzın iki günde, bitki ve hayvanların ise dört günde yaratıldığı nazara verilir. Bir hadiste de, Allah’ın toprağı Cumartesi, dağları Pazar günü, ağaçları Pazartesi, madenleri Salı, Nur’u Çarşamba günü, hayvanları Perşembe günü, Hz. Âdem’i de Cuma günü ikindi vakti sonunda yarattığı belirtilir.
Dipnotlar:
1- Kur’ân, A’raf, 54, Hud, 7.
2- Barla Lâhikası - Mektup No: 248 - s. 1543.
3- Kur’ân, Secde, 5.
4- A.g.e., Meâric, 4.