Fatır-ı Hakîm ve âlemlerin Rabbi olan Allah, atomaltı yüzlerce parçalardan, atomlardan, dün- ya ve içindeki herbir varlıklığı, güneş sistemini, katrilyonlarca yıldızı barındıran milyarlarca samanyolunu ve kâinatı her an terbiye ediyor, idare ediyor, ama her an… Yoksa, deistlerin batıl iddiaları gibi, kâinatı bir makine gibi kurup, bırakmış değil.
- “Rab” (terbiye eden, besleyen, yaratan) isminin, atomdaki tecellisi, elektron, nötron ve sair unsurların yörüngelerini işlerini şaşırmadan, aynen devam etmeleridir. Hücre yüklendiği fosfor, kalsiyum gibi zıt gıdaları ve üzerine aldığı değişik vazifeleri karıştırmadan bedenimizin en ücrâ köşelerine kadar taşıması, beden uzuvlarımızın aynı gıda ile beslendikleri halde ölçü ve sınırını aşmamaları şeklinde yansır.
Yağmur, rüzgâr, bulut, toprak ve sair coğrafi hâdiselerinin hadlerini aşmamaları şeklinde tecelli eder.
Hayvanların vazifelerini yapması; ekolojik dengeyi bozmaması, yıldızların ve galaksilerin hareketleri ve yörüngelerinden çıkmamaları hep “Rab” isminin tecellisiyledir.
Ve keza, her an diğer Esması da her varlıkta tecelli eder.
- Cemil ismi, çiçeklerde renk, renk, kelebeklerde desen desen, kuşlarda başka başka şekillerde tecelli eder. İnsan ise, bütün güzelliklerden süzülerek “ahsen-i takvîm” sûretinde yaratılmıştır.
Hakîm: Hikmet, bütün yaratılanların en uygun, en güzel, en iktisatlı, en rantabl, en optimal bir şekilde, nakış nakış yaratılmadır. Keza atomaltı parçalardan hücre ve nebulalara ve kâinatın bütün cephelerinde Hakim ismi okunur.
Adil: Adâlet, her şeyin yerli yerine konması şeklinde tanımlanır. Bunun yanında, herkese münâsip bir ölçü ile vücûd, şekil, ruh vs. verilmesi de Adil isminin bir gereğidir. Aynı zamanda, atomdan galaksilere kadar muhteşem adalet tecellileri tezahür eder.
Kur’ân-ı Kerîm’de, Yüce Allah’ın, mutlak adâlet sahibi olduğu haber verilmektedir:
“Şüphesiz ki Allah, zerre kadar olsun haksızlık etmez. Kör olanla göre; iman edenle güzel işler yapanla kötü işler yapan bir olmaz. Ne az düşünüyorsunuz.” (Mü’min, 58.)