Anarşistlik hiçbir otorite ve düzeni kabul etmeme zihniyetidir.
Anarşistlik, terördür, kaostur.
Anarşistlik ifsattır, bozgunculuktur, ahlâksızlığı yaymaktır.
Peki, bu bozgunculara karşı, tecrübe edilmiş, sonucu alınmış en etkili çare, tedbir, ilâç nedir?
Onu da sosyal hastalıklarımızı teşhis eden Bediüzzaman’ın, naklettiğimiz cümlelerin devamından dinleyelim:
“Ve bu dehşetli tahrip edicilere karşı ancak ve ancak hakikat-ı Kur’âniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir. Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmaya vesile olduğu gibi, bu vatanı istilâ-yı ecanipten ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur. Ve bu hakikate binaen, Demokratlar bütün kuvvetleriyle bu hakikate istinad edip komünist ve masonluk cereyanına karşı vaziyet almaları zarurîdir.”
Şimdi kendimize dönelim ve soralım:
Biz kiminle ve nasıl mücadele ediyoruz?
Birbirimizle mi, dindarlarla mı, cemaatlerle mi?
Acaba bu da, “komünistlik, masonluk, zındıklık, dinsizlik, ahlâksızlık ve ifsat komitelerinin” bir oyunu mudur? Ve biz bu oyuna mı geldik; taktik hataları mı yapıyoruz?
Başta terör olmak üzere, siyasî, sosyal çalkantı ve savrulmalar senelerdir devam ettiğine göre…
“Bu dehşetli tahrip edicilere karşı ancak ve ancak hakikat-ı Kur’âniye etrafında (siyaset etrafında değil) ittihad-ı İslâm (Müslümanların birliği) için düşünmenin, çabalamanın vakti gelmedi mi?