"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın edebî cephesi

Ali FERŞADOĞLU
02 Temmuz 2016, Cumartesi
Edebî cephesinin de bütün boyutlarıyla incelenip “şerh, izâh ve tanzim” edilmesi gereken Risâle-i Nur; baştan ayağa bediî zevki, belâgat ve edebî san’at türleri ile örülmüş hârika bir üslûba sahip bir edebî hazinedir.

Onun orijinal yaklaşım ve yeniliklerini tam olarak ortaya koyabilmek için kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç var. Belki, bu sahanın çeşitli dallarındaki uzmanlardan teşekkül edecek bir hey’et ancak bunu başarabilir.

Edebiyat ilmiyle ilişkisine dâir birkaç örnek sunarak bu vadide çalışma yapmak isteyenlere bir ufuk açabilir miyiz? Yoksa; edebiyatımızın medâr-ı iftihârı merhum Mehmed Âkif, bir edipler meclisinde; “Victor Hugo’lar, Shakespeare’ler, Descartes’lar, edebiyatta ve felsefede Bediüzzaman’ın bir talebesi olabilirler”1 sözünde de vurguladığı gibi onun edebî cephesini lâyıkıyla yansıtmak haddimizin fevkindedir. Risâle-i Nur’un edebî yönüne eğilişimiz; yemek yapmasını bilmeyen; ancak, harika bir aşçının nefis yemeklerini tadan damak zevkine sahip birisine benzer. Yemeğin lezzetini anlamak için iyi bir aşçı olmak gerekmez.

Bediüzzaman’ın edebî cephesini; şu nefis edebî değerlendirmesiyle başlayalım: Kur’ân nazil olmaya başladığı zaman, Arap toplumunda en geçerli olan şey, şiir idi. İftihar sebebi hallerini, şiirle kayıt ve muhafaza ederlerdi. İlimleri, belâgat idi. İftihar sebepleri, fesahat/dilin doğru, düzgün, açık ve akıcı bir şekilde kullanılması idi...

Kur’ân-ı Azimüşşan, yüksek belâgatiyle, harika fesahatiyle mele-i â’lâdan (en yüksek makamdan) yeryüzüne indi. Arapların övündükleri ve belâgatlarının örnekleri olan ve bilhassa Kâbe duvarında teşhir edilmek üzere altın suyu ile yazılmış “Muallakat-ı Seb’a” (Yedi tablo/askı) ünvanıyla anılan en meşhur ediplerin en beliğ ve en fasih eserlerini iftihar listesinden sildirtti... Kelâmların özelliklerini, kıymetlerini, meziyetlerini bilip altınlarını bakırından ayıran bütün ehl-i tahkikten (araştırmacı), tetkikten, tenkitten, dost ve düşmanlar tarafından Kur’ân-ı Kerîm sûre sûre, âyet âyet, kelime kelime mihenk taşına vurularak, altından başka bir bakır eseri görülmemiştir.2

Çok yüksek bir belâgat taşıyan Kur’ân’ı anlamak için, Arap dilinin inceliklerini bilmek gerekmektedir. Risâle-i Nur, edebiyat ve edebî san’at türleri gözüyle incelendiğinde; onun özelliklerini bütünüyle taşıdığı ve belâgatın unsurlarını ortaya koyduğu görülür. O, böyle beliğ bir eserin dilinin inceliklerini bilen bir müfessiridir. Arap dilinin felsefe, edebiyat incelikleri, kökeni, özü, anlamı yapısına hâkimdir. Belâgatın kanunlarına, “ulûm-u Arabiye’nin” prensiplerine fevkalâde vakıftır. Arapça kaidelere, usûl-ü nahve/gramer, dilbilgisi, din metodolojisi ve usûl-ü din/din metodolojisinde de muazzam bir birikime ve dirayete sahiptir. 

Okunma Sayısı: 1800
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı