Kitle iletişim vasıtalarının önemini erken dönemde kavrayan ilmi tahliller yapan; on civarında gazetede köşe yazarlığı yapan, gazete çıkarma teşebbüsünde bulunan Bediüzzaman, aynı zamanda matbuat nizamnamesi (basın-yayın/medya) ahlâk ilkelerini de tesbit etmiştir.
En önemlileri şöyle sıralanabilir:
● “Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip olmalı.
- Ve onların sözleri kalb-i umumî-i müşterek-i milletten çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanlardaki hiss-i diyanet ve niyet-i halisa tanzim etmeli.” (Hutbe-i Şamiye, 109.)
Aslında bu veciz cümlelerde basın ahlâk ilkelerini toplamıştır. Zira, İslâm edebi, basın ahlâk prensiplerini, ilkelerini de ihtiva etmektedir.
Bu cümlelerin açılımı ise şöyle maddeleştirilebilir:
● Edipler/yazarlar/gazeteciler ahlâka aykırı neşriyat yapmamalıdırlar. “Bildiğime göre edipler edepli olurlar. Edepsiz bazı gazeteleri nâşir-i ağrâz (kin ve garaz yayar yayıyor).” (Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfî, s. 53.)
● Edipler, toplumun, kamuoyunun dinî hassasiyetlerine uygun yayın yapmalı: “Efkâr-ı amme-i milletin arkasındaki hissiyat-ı İslâmiyenin madeni olan-herkesin kalbindeki şefkat-i îmâniye olan-envar-ı İlâhînin lemeatının içtimalarından ve hamiyet-i İslâmiyenin şerarât-ı neyyirânesinin imtizacından hasıl olan amûd-u nûranînin ve o seyf-i elmasın hamiyetine bırakılırsa mı daha iyidir?” (B. Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, İstanbul, 1999, s. 70.)
● Güzel düşünmeli, düşündürmeli, güzel görmeli, güzel göstermeli. “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” (Hutbe-i Şamiye, s. 123.)
● Ümit, aşk ve şevke yönelik neşriyat yapmalı: “İnsanları canlandıran emeldir/ümiddir, öldüren yeistir” (Mektubat, s. 57.) hakikatine göre yayın yapmalı.
● Şefkatli yayınlar yapmalı: Edipler milletine karşı şer’an, aklen, hikmeten hiss-i şefkat ile mükelleftir.
Bunun yerine hiss-i tahkir, meyl-i incizab yerine meyl-i nefret, meyelân-ı muhabbet yerine irade-i istihfaf, temayül-ü ihtiram yerine meyelân-ı teçhil, arzu-yu merhamet yerine arzu-yu taazzum (kibirlenme, büyüklenme), seciye-i fedakâri yerine temayül-ü infiradı ikame edip, hamiyetsizliğini, asılsızlığını” göstermemeli.
● Merakları ilme, san’ata yönlendirip uyandırmalı. “Merak, ilmin hocasıdır.” (Sünûhat, s. 74.)
“Bu zamanda merakla matbuat (gazete, radyo, tv, internet, vs.) vasıtasıyla ciddî alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara baktırıp, dikkat ettirip, maddî ve manevî pek çok zararlar verdirileceğinin şuurunda olmalı. Aksi halde; Ya aklını dağıtır, manevî bir divane olur; Ya kalbini dağıtır, manevî bir dinsiz olur; Ya fikrini dağıtır, manevî bir ecnebî olur. (Kastamonu Lâhikası, s. 34.)
● Hak ve hürriyetlere saygılı yayın yapmalı: “Bu vatanın ve bu milletin hayat-ı içtimaiyesi bu acip zamanda anarşilikten kurtulmak için beş esas lâzım ve zaruridir: Hürmet, merhamet, ha- ramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir.” (Bediüzzaman, Şuâlar, s. 307.)