Diğer tanımları ise: Bir işi gözetme, devlet idare etme, devlet işlerini yürütme ve düzenleme san’atı ile ilgili görüş veya anlayıştır. Devlet idaresiyle ilgili esaslar, devletler arası ilişkiler ilmî, diplomasî, akıllı, tedbirli, ihtiyatlı davranış, politika, kurnazca iş veya hareket, sonuç alma san’atı, nabza göre şerbet vermek…
Bu tarifler çerçevesinde siyasî yaklaşımlar da şöyle tasnif edilir:
● Siyaset-i âlem, siyaset-i dünya: Dünya siyaseti. Dünya işlerini düzenleme.
● Siyaset-i hükümet: Herhangi bir hükümetin, iktidarın siyaseti; yöneticilerin yönetim tarzı.
● Siyaset-i İslâmiye: İslâma ait olan, İslâmî siyaset, İslâmî idare/yönetim şekli.
● Siyaset-i diniye, siyaset-i Şer’iye: Dinin gerektirdiği siyaset, dîni hakikatleri tebliğ metodu, hizmet prensipleri, stratejileri, dinle ilgili siyaset. Yani, şer’i siyaset, dine hizmet düşüncesiyle yapılan siyasettir. Diğer taraftan müceddid Müslümanın takip etmesi gereken, “siyaset-i İslâmiye, siyaset-i hükümet ve siyaset-i âlem, siyaset-i dünyanın” ölçü, metot, tarz, üslûp, çerçeve, sınır ve stratejilerini belirler. Çağın âlimleri de, müçtehidleri de, dindarları da, siyasetçileri de onu takip etmekle mükelleftirler. Çünkü, yetki onundur:
“Bu durûs-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir.” Tesbiti bunu ifade eder. 1 Allameler, mütefekkirler, İlahiyatçılar, “dine hizmet için” yola çıkan dindar siyasetçiler, yöneticiler de, kendilerine göre siyaset takip edemez; müceddidi siyaseti anlamaya, hayata geçirmeye, uygulamaya çalışmalıdır.
Müceddidi siyasetin ana başlıklarından bazılarını sıralarsak: İman, İslâmın şartları, ibadet, ahlâk, ukubat, helâl-haramların psiko-sosyal boyutlarını en ince noktalarına kadar izah ve ispat ederek ortaya koymak…
Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin temel siyasî yaklaşımı nedir? Müslümanlara kurulan siyasî, içtimaî tuzaklar nelerdir? Müslümanın içtimaî-siyasî yol haritası nedir? Müslümanların takip etmeleri gereken çağdaş siyaset ölçü, prensip ve stratejileri nelerdir? “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenlerin” durumu nedir? Hürriyet, meşrûtiyet, demokrasi nedir, istibdat nedir?
İşte bu ve benzeri yüzlerce içtimaî, siyasî soruların cevaplarını vermenin, aramanın, anlatmanın adı, siyaset-i diniye, siyaset-i şer’iyedir.
İşte, müceddidlerin takip ettikleri siyaset stratejileri “siyaset-i diniye, siyaset-i şer’iyedir.”
Bediüzzaman da bunu yapmıştır. “Cehalet, fakr u zaruret ve ihtilâf” içinde bocalayan, dinini bilmeyen, Kur’ân’ını okuyamayan (ekseriyetle) Müslümanları ve özellikle dindarları, ilk üç siyaset cephesinden geriye çekmiştir. İman, Kur’ân hakikatleriyle eğitmektedir.
Dipnot:
1- Bediüzzaman, Mektubat, s. 413.