Günümüzdeki “yalancı, gaddar, menfaat üzerine dönen canavar” siyaseti uygulayanları geçiniz!..
Kimi zaman sıradan, kimi zaman da-sözüm ona-kariyer sahibi İlahiyatçılar, “Cemaate girmek şart değil, Kur’ân’a tabi olmak gerekir!” gibi bir düşünceyi seslendirir.
Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye cemaate nasıl bakar? Bir cemaate, bir tarikate girmek şart mıdır? Kendi halimizde dinimizi yaşayamaz, hizmetlerimizi sürdüremez miyiz?
Cemaatin sosyolojik tarifinden hareketle meseleyi açmaya çalışalım: Cemaat, “aynı düşünce, duygu ve idealleri taşıyan, aynı sınıfa mensup insanların örgütlenmesi” şeklinde tanımlanabilir.
Cemaat bir şahs-ı mânevidir. Birden fazla insanın bir araya gelip, sağlıklı iletişim kurup, etkileşim sağladığı sosyal topluluğun adı; grup, sivil örgüt, gönüllü kuruluştur.
Günlük hayatımızda, hepimiz, tabiî akış içinde oluşan âile, arkadaş, komşu gibi küçük gruplar içinde yer alırız zaten. Diğer taraftan, dernek, şirket, san’at, spor, cemaat, ekol, tarikat gibi çeşitli gruplara yazılı veya gönüllü üye oluruz.
Cemaatin psiko-sosyal saiki, dayanışma ve yardımlaşmadır. Aslında bir grup/cemaatte yer almamız, sosyal varlık olmamızın bir sonucudur. Zira, aciz, zayıf, sosyal, medeni varlıklarız. Toplu halde yaşamaya mecburuz.
Geleneksel toplumlar, cemaat ruhu dayanışması ile hayatlarını sürdürüyorlardı. Sanayi devrimi ve şehirleşme ile cemaat ruhu kayboldu, insanlar dağıldı.
Oysa insan medenî ve sosyal bir varlıktır. Ayrıca âciz ve zayıftır, yardımlaşmaya ve dayanışmaya mecburdur.
“Cemaate gerek yok!” diyen, “Başka cemaatlere girmeyin, cemaatsizler cemaatine girmeli!” demek istemiyor mu? Veya, “Cemaat, tarikate girmemek gerekir!” demek, “Cemaate ve tarikate karşı olanlar cemaatine girmeli!” demek değil mi?
Gayet tabiî ki, cemaatsiz, tarikatsız hayatı sürdürmek mümkündür. Ama, ona hayat denirse! Yalnız başına yolculuğa çıkabilirsiniz. Meselâ, otomobilinize atlar gezersiniz.
Bir kayık ile denize açılıp hedefinize ulaşabilirsiniz. Ama, dalgalarla ve sair korkularla boğuşarak!.. Cemaat halinde topluca bir gemiye binmek daha iyi değil mi?
Yalnız başına oyun da oynayabilir, spor yapabilirsiniz. Takımlar halinde olmak gerekmez mi?
Yalnız başına ilmi araştırmalar yapabilirsiniz. Artık buluş ve keşifleri ilmi heyetler, ekipler yapmıyor mu?
Cemaatle kılınan namaz 27 kat daha faziletli değil mi?
Cemaatle yapılan hizmet, 27 kat daha sevaplı ve feyizli olmaz mı?
Bediüzzaman’ın ifadesiyle; “Taat, yani ibadet, cemaat ile daha faziletli, bereketli, feyizlidir.” (Muhakemat, s. 51.)