Bir harf, bir iğne, bir san’at, bir faaliyet kendi kendisine olamaz, o kitabın diğer harfleri de onu yazamaz, sebepler yapamaz, tabiat icâd edemez. Mutlaka bir ustaya, bir zihne, bir ilme, bir kaleme, bir ele dayanıyor.
Nasıl ki, insan eliyle yapılan bütün işleri, fiil, san’at ve eseri, bir ilme, zihne, kişiye dayandırıp orada duruyorsak; kâinatta da yaratılan her şey, yapılan her iş, her fiil, her hareket Allah’a dayanmakta ve orada noktalanmaktadır.
Burada yapılması gereken şey şudur: Varlık var. Ve bu varlık kendi kendisine olamaz. Tabiat yapamaz. Sebebler icat edemez. Öyle ise, bir Yaratıcı vardır.
Ayrıca, varlıklar değişkendir. Değişken olan sonradan yaratılmıştır. Sonradan yaratılan yaratıcı olamaz. Öyle ise madde ezeli olamaz.
Öyle ise, bir Yaratıcı vardır. O da sonsuz isim ve sıfatlar sahibi Allah’tır. Yani, yok olan, sonradan olan ezeliyet, sonradan olan, değişken olana verilemez. Öyle ise ezeli olan Allah’tır. Yani, madde için düşünülen ezeliyet Allah’a verilecektir. Hepsi o kadar.
Gerisinin şeytanın vesvesesi olduğunu ve bizi yoldan çıkarmak için oyun oynadığını bilip, üzerinde durmamak gerekir.