Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Samanyolu televizyonu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Sungurlar dizisinin yapımcısı Salih Asan ve diğer 30 ismin gözaltına alınmasının gerekçesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan basın açıklamasında şöyle açıklandı:
“Silâhlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak örgüt kapsamında sahtecilik, iftira suçlarından ifadeleri alınmak üzere şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmaları talimatı verilmiştir.”
Bu, aklın, mantığın ve vicdanın kabul edeceği bir durum değildir. O zaman bu barbarlığı ve bu suçlamayı nasıl yorumlayacağız?
Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, birinci derecedeki bürokratlar bu suçlamayla bu operasyonu yaptırmalarının iki ihtimali var:
Ya bilerek…
Ya bilmeyerek, aldatılarak…
Bilerek yaptırıyorlarsa iki ihtimal var:
Ya, kendi iradeleri ile yapıyorlar,
Ya zorlanarak, yani, mecbur kalarak yapıyorlar.
Her iki halde de durum çok kötü.
Bilerek yapmalarının iki ihtimali var:
Ya gerçekten dindar insanlara düşman oldular, takiyye yapıyorlardı.
Veya, “derin güç, rejimin bekçileri, ifsat komiteleri”, öylesine rüşvet, yolsuzluk, ahlâksızlık kasetleri çektiler ki, bunları mecbur ediyorlar…
Bunu aklınız alıyor mu? Daha düne kadar, PKK ve ahlâksızlık sektörü, bürokrasi, baskıcı yapı, 12 Eylül, 28 Şubat, Balyozcular, Ergenekoncular suçlanırken; bu gün terör kaynağı olarak masum insanlar gösteriliyor!
Gayet tabiî ki, geniş bir camia, hele hele “maddî menfaat, şirketleşme” üzerine yapılanan bir camiada, yamukluk yapanlar olabilir. Devletin işi (MİT, istihbarat, Emniyet vs.) bunları tesbit edip gerekli cezayı vermesidir. Suçun şahsiliği vardır.
Delil olmadan, toptancılıkla camiayı suçlamak, milleti biribirine düşürmektir.
Devletin kurumları ile millet biribirine düşürülemez, düşman edilemez.
Eğer bu gözaltı ve soruşturmalara konu olan suçlamalar doğru ise, kötü, yanlış ise daha da kötü.
Doğru ise, 11 yıldır nerede idiniz? Bu paralel yapıyı, besleyen, büyüten, göklere çıkararak öven, devletin bütün kademelerine yerleştiren siz değil misiniz?
O zaman siz de suçlusunuz!
Her iki halde de bu operasyonun amacı, topluma cinnet geçirtmek ve biribirine düşürmek değil mi?
Toplumun başına, “kin, nifak, şikak” bombaları, “israf, rüşvet, torpil, gelir adaletsizliği” füzeleri yağdırmak küresel bir plan değilse nedir?
Bize düşen, itidal-i dem, müsbet harekettir.
Yani, hukuk çerçevesinde haklı olarak ve haklı kalarak mücadele etmek.
Yani, iman, ilim ve irfan eğitimine berdevam.