Anayasa’nın ilk maddeleri Kemalizmle bağlılıkla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı “Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı”, müfredatı, çocukları terbiye edecek kitapları hazırlıyor…
Kemalizmin haricinde bir fikir beyan edemez…
Okullarda Kemalizm’in dışında bir düşünceye müsaade edilmez.
İlköğretim 4+4+4=12 yıl. İlke ve inkılaplar dersi var.
Üniversite 4 yıl. İlke ve inkılaplar dersi var…
Toplam 16 yıl… Çocukların kafasına çakılmaya çalışılır.
Üniversiteye hazırlık kursları, meslek eğitimleri, beceri kursları vs. 20 yılı buluyor. Şu geçici dünya için eğer kesintisiz gidilirse 16 yıl talim ve terbiye görülüyor!
Yine de okulların, öğrencileri tam bir eğitim ve terbiyeden geçirdikleri söylenemez.
Dilekçe yazamayan üniversite mezunları var.
Euzu-besmele çekemeyen İHL’li…
Müslümanlar “ilim, eğitim, terbiye” yönlerinden de acınacak halde değil mi?
Anne-babaya karşı edep ve terbiye, kardeşlere karşı, büyüklere karşı, akrabalara karşı, komşulara karşı, insanlığa karşı nasıl davranmamız gerektiğinin terbiye ve eğitimini kimden almalıyız?
Hem dünya, hem ahiret mutluluğu için nasıl bir terbiyeden geçmeliyiz ve bizi kim terbiye etmelidir?
“Halık-ı Arz ve Semavatın, nev-i beşerin ıslah ve terbiyesi için inzal ettiği Kur’an’ın pek çok vazife ve makamları vardır.”1
Kur’ân insanlığı ıslah ve terbiye için gönderilmiş.
Peki, Müslümanların eğitim ve terbiyesinde, Müslümanların dünyasında Kur’ân ne kadar var?
Bizi kim terbiye ediyor?
İnternet mi, televizyon mu?
Ne dediği, ne yaptığı belirsiz-daha doğrusu belli, nefisleri adına konuşan-medyatik madrabazlar mı?
Bir mesele olduğunda dindar kime soruyor?
Bu noktaya hem dikkat, hem tahşidat lazımdır.
Zira, bu mesele, kıyametin büyük alametlerindendir ve dehşetli şahıslarıyla alâkalıdır.
Dipnot:
1- Mesnevi-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 194.