Yönetim biçimi ve işleyiş düzeni meşverete göre yapılanan cemaatlerde şahıslar, kişiler, keyfilik değil; prensip ve kaideler sağlar. (Daire şeklindeki bu yapılanmada, kararlar meşveretle ve ekseriyete göre alınır.)
Makam ve hiyerarşi yoktur. Herkes kardeştir. “Risale-i Nur mesleğinin uhuvvet/kardeştir. peder ile evlât, şeyh ile mürid arasındaki vasıta yoktur. Herkesin bir oyu vardır. (Lem’alar, s.156) İşleyişin düzenli, gelişmenin sağlıklı olması; fertlerin “dahil oldukları cemiyetin/cemaatin nizamını ihlâl etmemelerine” bağlıdır. (Muhakemat, s. 31)
Üstadımız cemaati, şahs-ı maneviyi bir insana ve bir fabrikaya benzetir. Cemaat mensubunun kimisi göz, kulak, kimisi el ayaktır. Hizmet üretimi civata dahil, herkesin vazifesini yapması; aşk, şevk, gayret ve hamiyeti nisbetindedir. Zira, cemaat bir şahs-ı manevidir ve gücü, umum fertlerin gücünün birleşmesinden hasıl olur. Eğer, “Ben basit bir civatayım, ne önemim var!” deyip işini aksatırsa; üretim durur ve zamanla fabrika dağılır.
“Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkit etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez. Belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder. Yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır. Hem nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârâne uğraşmaz, birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez, birbirinin kusurunu görerek tenkit edip, sa’ye şevkini kırıp atâlete uğratmaz. Belki bütün istidatlarıyla birbirinin hareketini umumî maksada tevcih etmek için yardım ederler; hakikî bir tesanüd, bir ittifakla gaye-i hilkatlerine yürürler. Eğer zerre miktar bir taarruz, bir tahakküm karışsa, o fabrikayı karıştıracak, neticesiz, akîm bırakacak. Fabrika sahibi de o fabrikayı bütün bütün kırıp dağıtacak.
İşte, ey Risale-i Nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız. Ve hayat-ı ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeleriz. Elbette, dört fertten bin yüz on bir kuvvet-i mâneviyeyi temin eden sırr-ı ihlâsı kazanmakla tesanüd ve ittihad-ı hakikîye muhtacız ve mecburuz.” (Lem’alar, s. 164-165)
Ferdin uyması gereken ilk maddelerden: Şahsî fikirler ve tasavvurlardan uzak kalmalı.