"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatler İslâm’ın vazgeçilmez unsurudur

Ali FERŞADOĞLU
03 Ağustos 2018, Cuma
Sosyal hayattaki çalkantıların sebeplerinden birisinin, devletin, sistemin, psiko-sosyal bir vakıa olan cemaat ve tarikatleri bir olgu olarak kabul etmemesi, tesirlerini kırması, hatta yok etmeye çalışmasıdır.

Sosyal hayattaki çalkantıların sebeplerinden birisinin, devletin, sistemin, psiko-sosyal bir vakıa olan cemaat ve tarikatleri bir olgu olarak kabul etmemesi, tesirlerini kırması, hatta yok etmeye çalışmasıdır. Zira, “Deccalizm/Süfyanizm, ifsat komiteleri ve Kemalist rejim!” kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımıyor.

Bu da direkt toplumla çatışma demektir. Milletin sosyal yapılanması olan devlet; milletle çatışırsa, orada gelişme olabilir mi? Bu fasit anlayış hayatiyetini ne kadar devam ettirebilir?

Sosyolojik bir tesbittir: Cemaat şuuru ve cemaatler olgusu tarihi derinliği ve güncel heybetiyle güçlenerek gündemdeki yerini koruyor.

Cemaat ve tarikat hakkındaki sürdürülen seküler resmî çarpık baskı, toplumun genlerine işleyen bu hakikati silemedi. Ne var ki, bir takım vesvese ve şüpheleri kimi mütedeyyin ilim ehlinin bile beynine atmış: “İslâm tektir, doğru birdir, şu-culuk, bu-culuk yoktur!”

“Böyle olmaz ki; tarikat ve cemaatler İslâm’ı bölmüş!” Peygamberimiz’in (asm), ‘Ümmetim 72 fırkaya ayrılacak, yalnız birisi kurtulacak!’ diye haber verdiği parçalanma budur. Cemaatten, tarikattan geçilmiyor!” Bu ve benzeri şuur yoksunu söylemler anlaşılır gibi değil. (72 fırka; Rafızıyye, Mürcie, Mutezile, Cebriye gibi sapıtmış, İslâm çizgisini taşmış hizipler ve gruplardır. Kurtuluşa erecek olan tek cemaat de, “Ehl-i Sünnet vel-Cemaat”tir. Hak mezhepler, Kur’ân’dan alınan tarikatler, cemaatler, dinî ekoller Ehl-i Sünnet vel-Cemaate dahildir.) Din; toplumu oluşturup kaynaştıran en temel sosyolojik unsurdur. Cemaat ise, dîni bir hakikat olarak sosyal hayatın tabiî bir neticesidir. İslâmiyet; ferdiyeti, kişiliği, şahsı; hukuk, özel hayat açısından fevkalâde öne çıkarır. Ancak, insan medenî bir varlıktır. Bunun gereği olan cemaate, birlik ve beraberliğe, ittihada da o nisbette değer verir. İlâhî ferman, “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın”, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın!” beyanıyla cemaatleşmeyi emreder. Kur’ân’ın ilk ve en büyük müfessiri Nebiy-i Zişan Efendimiz  (asm) âyetteki “Allah’ın ipi” tâbirini “cemaat” olarak yorumlayarak şöyle açar:  “Cemaatten ayrılmayınız. Şunu bilin ki, sürüden ayrılan koyunu kurt kapar! Kim Cennetin tâ ortasında yaşamayı isterse toplu halde bulunmaya baksın…”

Keza, cemaat şuurunun ilk nüvelerini, ilk Müslümanlardan Hz. Hatice ve Hz. Ali ile birlikte namaz kılmaya başladığında oluşturur. Bütün zerrelerine bu dersi işleyen Sahâbîler de isar hasletine (kendisi muhtaç olduğu halde kardeşini tercihe) dayanan şaheser cemaat örnekleri sergiler: Muhacir ve Ensar.

Medine’de Mescid-i Nebevi etrafında teşekkül eden Ashab-ı Suffa ise, cemaat ruhunun en muhteşem ve mücessem müessesesidir. 

Bu anlayış, İslâm tarihi boyunca da tarikat, cemaat ve dinî ekol olarak devam ede gelmiştir.

Okunma Sayısı: 1525
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı