"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasinin bir adım ötesi İslâm

Ali FERŞADOĞLU
18 Temmuz 2018, Çarşamba
Müslümanların içtimaî, siyasî ihtiyaçlarından birisi “imanın hassası/özelliği olan hürriyet/ meşrûtiyet/ demokrasidir.” O zaman neden AKP hak-hürriyetler/demokrasi, için kılını kıpırdatmıyor?

Fert, aile ve toplum ve İslâm âleminin temel ihtiyaçlarıdır ve temel problemlerimizdir. Bir kesimimiz hâlâ demokrasiyi küfür rejimi diye tavsif ediyor. Tevekkül ve kanaati yanlış anladığımız gibi, hürriyeti de her şey serbest, mübah zannederek imanın bu özelliğine karşı geliyoruz veya yanlış yorumluyoruz.

Geri kalmamızın altı sebebinden birisi istibdattır, baskı rejimidir. Deccalizmin en büyük gücü baskıdır, istibdattır, zorbalıktır, tek görüşü dayatmasıdır. Hürriyet imanın özelliğidir. Dünyaya gönderilişimiz ile hürriyet, imtihan ile hürriyet, kadere iman ile hürriyet arasında muhteşem bağlar var. İman ne derece güçlü olursa, hürriyet o derece parlar. Demek iman zaafı problemimiz var. Aydınımız, hatta mütedeyyin ilim ehli hürriyetin imanın özelliği olduğundan habersizdir. Şimdi bir devlet büyüğümüz ile tartışırken, “Biz şeriatı getireceğiz, ne işin var demokratların peşinde, demokrasi küfürdür” demişti.

Daha geçenlerde muhterem bir fikir ehli gazeteci, Pakistanlı Prof. Hurşid Ahmed “İslâmî demokrasi olabilir, gelin bunu tartışalım!” diyordu. Allah insaf versin! Bediüzzaman 90 sene önce, hürriyetin, meşrûtiyetin, demokrasinin İslâmın, imanın özelliği olduğunu ispat etmişti. Münâzarât dahil, pek çok eserinde yazmış. Kur’ân ve Sünnet baştan ayağa insan hak ve hürriyetleri, demokrasi, şeffaflığı gerektiren prensipleri vazederken; İslâm diktatörlüğe müsait zannediliyor!

Avrupa’da bazı çevreler, “İslâmiyet demokrasi ile bağdaşır mı?” endişesi içinde. Oysa, “Hürriyet imanın özelliğidir. Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye hak ve hürriyetlerin bütününü ihtiva eder. İslâm adaleti, meşvereti/fikir hürriyetini, seçimi esas alır. Hulefa-i Raşid’in tayinle değil, seçimle  işbaşına gelmişlerdir.

Peygamberimiz (asm), yerine gelecek halifeyi tayin etmemiş, seçimle iş başına gelmişlerdir. Peygamber Efendimizin (asm) irtihalinden hemen sonra bir rivayette Beni Saide-i Sakife’de toplanan otuz üç bin (33.000) sahabi halife seçmek için istişare ederken ortaya üç görüş, üç grup ortaya çıktı:

Bir grup; “Halife Muhacirlerden!”, diğeri, “Ensardan”, üçüncü ise, “Bir Muhacirlerden, bir de Ensardan seçilmeli” görüşünü savunup tartışmamışlar mı? Sonra “Muhacir’den, Kureyş’ten Hz. Ebûbekir”i (ra) seçmişlerdir.

İngiliz filozof Shaw, “Demokrasimizin bir adım ötesi İslâmiyettir” der. Öyle ise, hak ve hürriyetleri kemaliyle işletecek maddeleri barındıran yeni anayasayı ötelemek değil, berilemek gerekir! Ne fertler, ne aile ve ne de toplumun oyalamaca-boyalamacalarla uyutulmaya tahammülü kaldı!

Okunma Sayısı: 7989
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı