"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet, anayasa ve gönüllü kuruluşlar

Ali FERŞADOĞLU
23 Aralık 2014, Salı
Derin devlet; tarikat ve cemaatleri kovalarken, onları güçsüz hale getirmek için çamur atma ve iftira kampanyasına tutarken; diğer taraftan da biri birine düşürüp zayıflatmanın yollarını denedi. Kısmen de muavaffak oldu. Sıkıntılarımızın listesinin başında, hiç şüphesiz ki, Anayasa, kanun, yönetmelik ve tüzüklere rağmen yaşamamız geliyor.

“Rağmenler” kötü bir çatışma zemini doğuruyor. Bu da, ilerlememizi önlüyor. Senelerce süren gizli içtimâî iç savaş yaşayan topluluğun kalkınması mümkün mü?

Bugün, herşeye rağmen modern bir toplum gibi, uslu ve akıllıca tartışmalıyız: Toplumumuzun elini ayağını bağlayan anayasa maddeleri ve kanunları ayıklayarak biri birimizle, devletimizle, insanımızla, cemiyitemizle barışmalıyız. Devletimizle tarihimizi, devletimizle milletimizi, devletimizle kültürümüzü, devletimizle milletimizi barıştırmalıyız.

Bazı kesimlerin, kendi dünyasında halletmesi gereken bir başka problem de şu şekilde sualleşiyor: “Cemaat ve tarikatlar yasallaşsın mı?”

13 Aralık 1925 tarihinden başlayarak, tekke ve zâviyelerin kapatılması gibi “inkılâp kanununları” adı altında birçok dayatmalar getirilmişti. Bunlara, “bey, paşa, efendi, hacı, hoca” ve benzeri lâkap ve ünvanların kaldırılması, beynelmilel erkamın (rakamların) kabulü, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Şapka İktisa’ı Kanunu, Medenî Nikâh Kanununun dahil olduğunu daha önce belirtmiştik.

Bu anlayış; resmî zorlama ve uygulamalarla icra edilmeye çalışıldığı için halkın büyük bir ekseriyeti tarafından kabul görmedi. Şapka İktisa’ı Kanunu, şapkayı, başbakan dahil bütün devlet memurlarının giymesini emreder. Ama bugün, kimse şapkayı “takmıyor”.

Kimse de, “Niye giymiyorsun?” diye sormuyor. Öbür taraftan, “Tarikatlar yasallaşsın mı? Başörtülüleri üniversiteye alalım mı?” sorgulaması garabetiyle karşı karşıya bulunuyoruz. İşin doğrusu, bu çifte standard cumhuriyete, devlete, kanunlara ve idârecilere itimadı sarsıyor.

İftiharla gördük ki, 90 yıllık kanûnî, idârî ve basın kanadının engellemelerine rağmen, tarikat, cemaat ve dinî ekoller, vakıf, dernek ve müesseseler asliyetini ve dâvâsını kaybetmeden modernleşme yolunda ilerledi.

Ne ki, “dindarlar iktidarında” son bir senedir “cemaat”lere savaş açılarak bu kazanımlar bir bir geriye götürülüyor.

Okunma Sayısı: 1394
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • tayfur

    23.12.2014 21:52:18

    cemaat dediklerinizin cemiyetin ta kendisi iyi gözden geçirirseniz anlarsınız.Hak şinas olunuz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı