Siz de, hepimiz de bu topraklarda doğdu…

Bazılarımız da başka yerlerden göç ederek bu mübarek toprakları vatan tuttu.

Bu millet biziz, bu vatan bizim, bu devlet bizim.

Bu mübarek topraklarda yetişen şefkat ve adalet kahramanları asırlarca dünyaya adâlet dağıtırken bu memlekete ne oldu?

Nur Ener Kılınç da bu topraklarda doğdu… Ama, hürriyetten, çalışmaktan, üretmekten men edildi?

Nur gibi, delilsiz, belgesiz, haksız, hukuksuz, kanunsuz bir şekilde parmaklıkların arkasında bulunan 60 bini aşkın insan, 18 bin kadın ve 700 civarında çocuk çile çekiyor.

Bazıları bir seneyi aşkındır, Nur 10 aydır tutuklu; sebep ne?

“Arkadaşımız Nur Ener Kılınç 282 gündür tutuklu.  Nur’un tutukluluk durumunun dosya üzerinden incelenmesini 1 Aralık Cuma günü yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri, yine delillerin toplanamaması dolayısıyla tutukluluğun devamına karar verdi.” (Yeni Asya/05 Aralık 2017.)

Bu devlet 10 aydır,  delil toplayamayacak kadar aciz midir?

Bu devlet, masum vatandaşlarına bir seneyi aşkındır işkence, zulüm edecek kadar zalim midir?

Delil toplayacak kadar güçlü, zulmetmeyecek kadar âdil ise, o zaman yalancı mıdır?

İki yüzlü müdür?

Çifte standartçı mıdır?

Riyakâr mıdır?

Hiç kimsenin, ama, hiç kimsenin mensubu olmakla iftihar ettiğim bu milleti aşağılamaya hakkı yoktur!

Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin, devletimi âciz, zayıf, yalancı, zalim, riyakâr göstermeye hakkı yoktur!

Ey millet, orada isen, ayağa kalk ve ses ver! 

“Adalet istiyorum, adalet istiyorum, adalet istiyorum!” diye haykır!