"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ehl-i Kitap’la diyaloğun sınır ve ölçüsü

Ali FERŞADOĞLU
04 Nisan 2019, Perşembe
Kimi ehl-i iman grupları Hıristiyanlarla değil işbirliği, diyaloğa bile şiddetle karşı.

Acaba bu, bâzı Müslümanların diyalog adı altında verdikleri tavizlere bir tepki mi? Tavizli diyalog başka, Kur’ân’ın uyulmasını istediği gerçek diyalog başka bir şeydir; karıştırmamak gerekir. Kimi ifrat ederken, kimisi tefritte kalıyor. Her ne olursa olsun, ölçümüz, mihengimiz Kur’ân ve Sünnet olmalı. 

Ehl-i Kitab’a, dolayısıyla Hıristiyanlara yaklaşım tarzımız toptancı, yâni, bütünüyle retçi veya kabulcü değil, Kur’ânî ve Sünnetî ölçüler çerçevesinde olmalı. Acaba, diyaloğun vasat yolu nedir?

Hz. Musa’ya (as), Firavunla diyaloğa girmesi için şöyle ferman edildiği belirtilir:

“Sen ve kardeşin birlikte âyetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin. Firavun’a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar. Dediler ki: Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize aşırı derecede kötü davranmasından yahut iyice azmasından endişe ediyoruz. 

“Buyurdu ki: Korkmayın, çünkü Ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm. 

“Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır. 

“Hakikaten bize vahyolundu ki; yalanlayan ve yüz çevirenlere azap edilecektir. 

“Firavun: Rabbiniz de kimmiş, ey Musa? dedi.  “O da: Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi. 1

Hiç şüphesiz, “ilâhlık, rablık” iddiasında bulunan firavunlarla diyaloğa girilmesi emredilmesi, Ehl-i Kitap ile diyaloğa girmekte bir mahzur olmadığını gösterir. Ancak, üzerinde durulması gereken hangi şartlarda ve ölçülerde olacağıdır. 

Bunun ana çerçevesini de yine Kur’ân çiziyor. 

Müslümanların takip etmesi gereken İlâhî stratejiyi bâzı âyetlerin meâllerinden takip edelim:

● Ey imân edenler, kâfirleri ve sizden önce kitap verilmiş olanlardan, dininizi eğlence ve alaya alanları dost edinmeyin. Eğer gerçek mü’minlerseniz, Allah’tan korkun. 2

● İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de imân ettik. Bizim İlâhımız da sizin İlâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur. 3 

Elbette ülkeleri işgal ederek insanlara, özellikle Müslümanlara zulmedenlere cephe alırken ve asla dostluk kırıntısı göstermezken; sömürü, savaş, işkence karşı duruş sergileyip insan hak ve hürriyetlerini ihya etmek için çabalayanları aynı kefeye koyamayız.

Dipnotlar:

1- Tâhâ Sûresi, 42-50. 2- Mâide Sûresi, 57. 3- Ankebût Sûresi, 46.

Okunma Sayısı: 1911
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı