"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ekonominin törpüsü: İsraf (1)

Ali FERŞADOĞLU
18 Ekim 2019, Cuma 00:01
Bir memur, âmir, işçi veya serbest meslek sahibi düşününüz.

Hanımı, çocukları yanlış alınan eğitim ve terbiye sonucu, ifrat derecede “lüks hayat ve israfa”  düşkünler... Aile halkı, ondan gücünü aşan bir şeyler almasını isterler. 

Eş, pek çok zaman ve zeminde; elinde bulunan mânevî ve lojistik her türlü imkânı kullanarak kocasına direktif verir:

“Eğer şu kürkü, şu arabayı, şu mücevheri veya şu yeni eşyayı almazsan eve gelme!”

Emir emirdir. Derhal yerine getirilmelidir!

Şâyet, o ev reisinin elinde istenen nesneyi alacak kadar imkân ve para yoksa (ki, israf ve hırsı doyuracak kadar bir meblâğ hiçbir zaman hiç kimsede bulunmaz) çıkacak kavga ve gürültünün, kirliliğin hangi boyutlara ulaşabileceğini kestirmek zor olmasa gerek.

“Hırs, israf, gösteriş, lüks ve kanaatsizliğin” kirliliği, ne hava, ne kara, ne deniz, ne de petrol kirliliğine benzer. Misâli açalım: İstenen ve arzulanan şeyi almanın imkânı yok. Memur, veya işçi kızgın ve öfkeli olarak dairesine; işine gitmiştir. Öte taraftan bir vatandaş, herhangi bir işin imzası için kapısını çalmıştır!

Gelen cevap menfîdir: “Bugün git, yarın gel! Evrak eksik. Beraberinde de Atatürk resmi getir! Atatürk resimli evrakı bulamazsan; bir hafta sonra tamamla gel!” Yâni “Rüşvetle gel!” demektir bu.

Eğer istenen miktar yoksa ya borç alınacaktır veya bir yerlerden çalınacaktır! Yatırım ve üretime dönük olmayan borç, sıkıntı, üzüntü, yâni stres kirliliği doğurur. Rüşvet verilmek istenmiyorsa, “işin sürüncemede kalması” kirliliği gelecektir.

Borç bulmak mümkün değilse, her halde gayr-ı meşrû yoldan temin etmenin yolları aranacaktır. Memur veya işçi evden aldığı emirleri yerine getirmekle meşgul olacak; o zaman zarfında, o vatandaşın zaman kaybı, itibar kaybı, iş kaybı, ekonomik kaybı acaba ne kadar olacaktır? 

Devreye giren “hırs ve lüks hayat” alışkanlığı, rüşvetten yolsuzluğa, oradan hayâlî ihracata, oradan haksız kazanca kadar (daha başka pek çok ihtimaller de mevcut) bir çok kirliliğe kanal açmayacak mıdır?

Müslümanlar hayatlarını modacılara göre değil, Kur’ân ve sünnet ışığında düzenlerler. Bu da gösterişe, israfa varmayan sade bir hayatı gerektirir. Terakkîye, zenginliğe, refaha, ilme, araştırmaya, tahkike “Evet,” ama, israfa ve çılgın tüketime “Hayır!” Bu, “gelenek ve görenek” yolunu kapatarak, tüketim tahrikini önleyecektir. 

Okunma Sayısı: 1407
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı