Başka bazı Kürt kardeşlerimiz, bu doğru tesbitini suiistimal ederek Kürtçülük yapıyorlar!

Bunları fiilen ve kavlen tekzip etmek lâzımdır!

Hakikatleri suiistimal veya inkâr edenler var diye, İslâma aykırı olan Kürtçülüğü, Türkçülüğü, hülâsa ırkçılığı müdafaa etmek gerekmez!

Bir yanlış, başka bir yanlış ile, bir hata, başka bir hata ile önlenmez, önlenemez! Meselâ:

- Adam namazı riya için, gösteriş için, çıkar için kılıyorsa, kullanıyor ve suiistimal ediyorsa, namazı terk etmek lâzım gelmez! Bilâkis, ihlâs ile ona sarılmak gerekir.

- Adam, tıp ilmini hasis menfaati için suiistimal ediyorsa tıbbı mı inkâr etmek lâzım, yoksa suiistimal ve suiistimalcileri deşifre mi etmek gerekir?

- Adam, hadîse yanlış mânâ veriyorsa, hadîsi inkâr etmek gerekmez. Bilâkis, hakikatini izah ve ispat etmek gerekir ve hadis-i şeriflere, Sünnet-i Seniyye’ye yapışmak gerekir.

“Ey Türkler ve Kürtler! İnsaf ediniz. Bir Rafızî bir hadîse yanlış mana verse veya yanlış amel etse, acaba hadîsi inkar etmek mi lazımdır, yoksa o rafızîyi tahtie edip namus-u hadîsi muhafaza etmek mi lâzımdır? Belki, hürriyet budur ki: Kanun-u adalet ve te’dibden başka hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukûku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşrûasında şahane serbest olsun, ”Bir kısmınız, Allah’ı bırakıp da bir kısmınızı ilahlaştırmasın.” (Al-i İmran Sûresi, 64.) 

Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Alman, Aborjin, Kızılderili…

Âdil kanunların cezalandırmasından başka kimse kimseyi cezalandıramaz!” “Herkesin hak ve hürriyetleri korunmalıdır!”

“Herkes meşrû hareketlerinde serbesttir!”

Başkalarına tahakküm, haklarını gasbetmek, Allah’ı değil, başkalarını rab kabul etmektir!

Veya başkalarına tahakküm etmek!” ilahlığını ilân etmektir!

Suiistimal de tahakkümdür, sahtekârlıktır!

“Ey Türkler ve Kürtler! İnsaf ediniz,” suiistimal, suiistimal edilmez!