Demokrasilerde gayr-i müslimler de oy verecek ve meclise gireceklerdir. Şeriata göre gayr-i müslimler nasıl oy kulanacak; nasıl meclise girecektir?
Bediüzzaman’ın yaklaşımı çarpıcıdır:
“Saati yapmakta veyahut makineyi işletmekte, san’atkâr bir Haço ve Berham’ın reyi mûteberdir; Şeriat reddetmediği gibi, Meclis-i Mebusandaki mesalih-i siyasiye ve menafi-i iktisadiye dahi ekserî bu kabilden olduğundan, reddetmemek lâzım gelir. Amma ahkâm ve hukuk ise, zaten tebeddül etmez; tatbikat ve tercihattır ki, meşverete ihtiyaç gösterir. Mebusların vazifesi, o ahkâm ve hukûku sû-i istimal etmemek ve bazı kadı ve müftülerin hilelerine meydan vermemek için bazı kanunları yapmak, etrafına sur etmektir. Aslın tebdiline gitmek olamaz; gidilse, intihardır.”1
Birincisi: Çoğunluğu Müslümanların oluşturduğu ülkelerde hakim Müslümanlardır. Mecliste Hıristiyan ve Yahudilerin bulunması zarar vermez.
İkincisi: Saat tamircisi Haço ile makine çalıştıran Berham’ın tamircilik ve makine işletmeciliğini Şeriat reddetmediği gibi, oy kullanmasını da reddetmez.
Meclisin siyasî ve iktisadî işlerinin çoğu bu tamir ve san’at çerçevesindedir.
İslâmın temel hükümleri ve hukuk ise, zaten değişmez ki, meşveret edilsin, oylamaya tabi edilsin.
Ancak, nasıl uygulanacak, hangi yol tercih edileceğine dair meşveret yapılabilir.
Meselâ, kitap okuyalım mı, okumayalım mı, diye meşveret ve oylama yapılmaz. Kitap okunacaktır. Amma, ‘nerede, ne zaman, kaç sayfa ve nasıl okumalı?’ diye tercihat ve uygulama meşveret edilebilir.
Meclisin, milletvekillerinin vazifesi; su-i istimalleri önlemek ve-teknik meseleleri düzenleyen komisyon üyesi müftülerin / hukukçuların-hilelerine meydan vermeden bazı kanunları yapmaktır.
Temel meseleleri değiştirmek olmaz; değiştirilmeye gidilse, intihar olur.
Dipnot:
1- Divan-ı Harb-i Örfî, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 84.