Mütedeyyin bazı heyecanlı, hassas, kahraman insanlar ve bilhassa gençler, “maddî ve siyasî cihad zamanı” deyip, şuursuzcasına ifsat, dinsizlik, ahlâksızlık ve zındıka komitelerinin ekmeğine yağ mı sürüyorlar?
Artık ayan-beyan anlaşıldı ki, BOP çerçevesinde başta Irak, Suriye olmak üzere İslâm ülkelerinde tahrik ve organize edilen “maddî, silâhlı cihad ve din, dindar eksenli siyasal hareketler” bu komiteler tarafından organize ediliyor. Birkaç ana gayeleri vardır:
1- Bunalan ve hakikati arayışına giren insanların İslâmiyete girmesini engellemek.
2- Müslümanları biribirine kırdırarak kontrol etmek, kalitesiz kalabalıklar halinde tutup kolayca yönlendirebilmek.
3- Petrol ve sair madenlerini, tarihi değerlerini sömürmek. Felsefeden beslenen ve menfaati için dünyayı, özellikle Ortadoğuyu ateşe veren II. Avrupa (Avustralya) şöyle bir taktik uygulamış: “Kim cihad etmek istiyorsa gelsin, onu cepheye biz göndereceğiz!” denilmiş. Onlar da kuzu kuzu teslim olmuş; gemilere bindirmiş ve arkadan kanunu çıkarılmış: Bir daha ülkeye girmeleri yasaklanmıştır!
El-Kaide, IŞİD ve benzeri radikal insanları zahmetsiz, sıkıntısız, masrafsız tesbit etmiş; temizlemiş, Müslümanı Müslümana kırdırmaya göndermiş!
Ve ne yazık ki, İslâm âleminden, Türkiye’den (25 bin), hatta, Avrupa’dan (20 bin) üzerinde genç karanlık mihrakların organize ettiği el-Kaide, IŞİD gibi sapık ve sapıtmış teşekküllere katılmış bulunuyor.
Cihad için bilmediği karanlık dehlizlere dalanlar kimin kucağına düşecek, kim onu kullanacak, kim ona nasıl ateş edecek, başına nereden, nasıl bomba yağacak ve kendisi nereye, kime, nasıl ateş edecek? Peki, bu durumda ne yapmalıyız? Müslüman kardeşlerimize yardım etmeyelim mi?
Tabiî ki etmeliyiz. Buna hangi iman, vicdan, akıl, insaf sahibi Müslüman “Hayır!” diyebilir? O halde, önce cihadın hakikatini, çeşitlerini, metodunu, mücahidlerin reisi Rasul-i Ekrem’den (asm) öğrenmeliyiz. Ki, İslâm’ın maddî-manevî mukadderatıyla ilgili büyük bir savaştan dönüşte şöyle buyurmuş:
“Küçük cihaddan büyük cihada döndük.” “Büyük cihadın nedir ya Rasulellah (asm)?”
“Kişinin heva ve hevesine karşı gerçekleştirdiği savaştır ki, bu cihadın en büyüğüdür.”1 Bu ne demektir? Önce manevî altyapıyı tamamlamak…
Ruh ve duygularımızı tekâmül ettirmek. Cihadın mahiyetini, Kur’ân’da kaç yerde geçtiğini, çeşitlerini, üslûp ve metodlarını öğrenmek…
Dipnot:
1- Feyzü’l-Kadir, 4/511; Keşfü’l-Hafâ, 1/511.