Başta evlerimiz, dershane ile hizmet merkezlerimizde mutlaka “okuma programları” düzenli olarak tertiplenmelidir. Gazete, dergilerde çıkan gençlikle ilgili veya Risale-i Nur’u okuma, anlama, anlatma ile ilgili önemli, çarpıcı, aktüel mevzular bir ders saati olarak okunmalı, tartışılmalı, müzakere edilmeli.
Gençlere ve (orta yaşlılara), telefon, internet kullanma ve tv izleme rehberi çıkarmalı.
- Derslerde, bilhassa 2 ve 3. Dersler, güncel meselelere bakış açısı verdiği için Yeni Asya/Lâhika sayfasında çıkan pasajlar seçilip okunmalı.
- Risale-i Nur’daki Sünnet ve hadislerin önemi, deizm gibi güncel çarpıcı meseleler ve soruların cevapları Risale-i Nur Külliyatı’ndan şeklinde bir kitapçıkta toplanıp bastırılmalı.
Allah’ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var? (Tabiat Risalesi’nin son bölümü)
Bizi yoldan çıkaran şeytanları Allah yarattığına göre, bizim suçumuz ne?
Kısa bir ömürde ömrünü küfürle geçirenin sonsuza dek Cehennemde kalması, adâlete nasıl sığar?
Peygamberimiz (asm), bedeniyle bir anda Mi’raca nasıl çıktı, o kadar yerleri bir anda nasıl gezdi?
Yaş ve kuru her şey Kur’ân’da var. Neden açıkça medeniyet harikalarından bahsetmiyor?
Muğayebat-ı Hamse (beş bilinmeyen gaybi meseleden anne rahmindeki cenin, yağmurun ne zaman yağacağı artık biliniyor...)
İnançsızlar da keramet gibi harika haller göstermesinin sırrı nedir?
Hak birdir, neden dört mezhep vardır?
Namazda kudsî hakikatler karşısındaki vesvese niçin zarar vermez!
Yazar, hatiplerimizden ekipler oluşturarak Türkiye’yi il il, ilçe ilçe dolaşıp aşk ve şevke medar ders, sohbet, seminer, konferanslar vermeli.
İnsanlarımızı ve bilhassa gençlerimizi “Menfaat üzerine dönen canavar siyasetin” pençesinden, siyaset labirentlerinden, siyasetçilerin oyuncağı ve kindar nesiller değil, gerçek dindar nesiller olarak yetiştimek gerektiğini anlatmalı.
Zübeyir Ağabeyin şu çarpıcı sözü, seferberliğe aşk, şevk ve neşe kaynağı çocuk ve gençlerimizden başlamamız gerektiğini ifade etmiyor mu?
“Bir milletin gençliği ne zaman Kur’ân ve ondan lemean eden ilimlerle teçhiz ve tahkim edilmişse, o vakit o millet terakkî ve teâlî etmeye başlamıştır… Eğer komünistler mürekkep ve kâğıdı yok etmek imkânını da bulsalar, benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup, hakikat hazinesi olan Risale-i Nur’un neşri için, mümkün olsa derimizi kâğıt, kanımızı mürekkep yaptıracağız.” (Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 474.)