Bir kardeşimiz, “İhlas Risalesi’nde, ‘Faziletfuruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemek’ tabiri geçiyor. Bunlar ne demektir?” diye soruyor.
Haset; çekemezlik, kıskançlıktır. Gıpta ise, imrenmektir. Yani, başkasında bulunan nimetin elinden çıkmasını istemeden, kendisinin de nail olmasını arzu etmektir. Ancak, haset ile gıpta arasında ince bir perde vardır. Zira, kıskançlık olan haset; başkalarındaki iyi hâl ve nimetlerin yok olmasını arzu etmek gibi haram, kötü bir huy ve çirkin bir ahlâktır.
Gıbtada ise böyle menfi bir arzu yoktur. Başkasının elindeki güzelliklere kendisinde de olmasını arzu etmektir. Ancak, ihlâs hassasiyetinde düşünüldüğünde bu haslet faziletfuruşluğa dönüşünce bazı sakıncaları olabilir. Bunları anlamak için önce, “Fazilet nedir?” sualinin cevabına bakmalı: Fazîlet; insanı üstün kılan haslet, huy ve erdem, doğruluk, iffetli davranmak gibi ahlâklı davranışlara yönelten mânevî kuvvettir. “Kur’ân-ı Kerîm’in genelinde adâlet, itidal, hoşgörü, doğruluk ve dürüstlük, azim ve sebat, ülfet, kardeşlik, dostluk, sevgi ve dayanışma, barışçılık, cömertlik, tövbe, tevekkül, kanaatkârlık, itaat ve teslimiyet, hikmet, hayırda yarışma, güler yüzlülük, ölçü ve tartıda dürüst davranma, (...) gibi birçok faziletli tutum ve davranış üzerinde durulmuştur.” (islamansiklopedisi. org.tr)
Faziletfüruşluk ise; fazilet satan, kendini faziletli gibi göstermeye çalışan demektir. Faziletfuruşluk, her nimeti hakiki sahibinden bilmemektir ve bu hâl onu yok eder. Fazilet de diğer bütün ni’metler gibi Allah’ın ikram ve ihsanıdır. Sahiplenildiğinde, yani, Sahib-i Hakiki’sini yansıtmadığında, vitrinde satılan bir elbise gibidir. Elbise güzeldir, ama, içi boştur. Ve bu da “Gıpta damarını tahrik” eder.
Faziletfüruş; kendini satan, beğendirmeye çalışandır. Bayramlarda çocukların makamlara oturtulup konuşturuduklarında fıtrı hal sergileyememeleri, zorlama ve “sırıtan halleri” kendilerini “furuşluk” olarak düşünülebilir.
Faziletin “furuşluk” olmaması; verilen güzel haslet ve duygulara manay-ı ismiyle değil; manay-ı harfiyle bakmak; ikram-ı İlahi olduklarını bilmek ve tevazudur.