"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hal dilinin etkisi

Ali FERŞADOĞLU
05 Nisan 2019, Cuma
Köylüler, kendilerine vaaz vermesi, nasihatte bulunması için Hıristiyan bir Ermeniye bir at vererek, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’ni getirmelerini ister.

Hocayı ata bindirir, kendisi de yaya yola koyulur. Yarı yolda hoca iner ve “Bin, sıra senin” der.

“Yok Hocaefendi, sen yaya, ben nasıl binerim!” diye teklifi reddeder.

Hoca ısrar eder. O da:

“Eğer köylüler benim ata bindiğimi, senin de yaya yürüdüğünü görürlerse beni öldürürler!”

“İslâmiyet bu hakkı sana veriyor, haydi bin, köylüleri de bana bırak!”

Ermeni atlı, İbrahim Hakkı Hazretleri yaya, köye varırlar. Köylüler söylenmeye başlar:

“Vay gâvur, sanki biz ata kendisi binsin diye ücretini verip yolladık!”

“Bu ne iştir, sen atlı, Hocaefendi yaya, in aşağı!”

Bu ve benzeri lâflar atmaya başlarlar. Hoca onlara der ki:

“Onun binmesini ben istedim. Çünkü, İslâmiyet ona bu hakkı veriyor. Hz. Ömer Kudüs’e girerken, deveye binme sırası Müslüman olmayan kölenindi ve öylece girmediler mi Kudüs’e!”

Köylüler, “Gördün mü, Müslüman ol!” sözüne karşılık, Ermeni şöyle der:

“Ben sizin söylediğiniz dine girmem, ama, Hocaefendinin İslâmiyetine girerim!”

Beşer bunalmış. Müslümanlar da büyük sıkıntılar içinde. İmanın güzelliklerini, İslâmiyetin özelliklerine onlara ulaştırmamız gerekir. 

Ancak, nasihat ederken, nasihate açık, öğüt verirken, öğüt almaya hazır mıyız? Bu bir kaide değil mi?

Kendini ıslah edemeyen, başkasını ıslah edebilir mi?

Hal dili, yâni, yaşamak, kalden, sözden daha etkilidir. 

Eğitim ve terbiye metodunda da önemli bir prensiptir bu: 

Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise nefsimizden başlamalıyız.

Bediüzzaman, herkesin ümitsizliğe düştüğü bir zamanda, aydınlık ufuklar çizerek ve şu müjdeyi vererek bunun önemine dikkat çeker:

Eğer biz İslâm ahlâkının ve imân hakikatlerinin mükemmelliklerini fiillerimizle açıklasak, sair dinlerin tâbîleri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler.” 1

Lisân-ı hâle beden dili de diyebiliriz. Ağzınızdaki dili kullanmaktansa, beden dilini kullanmak gerekir. Çünkü:

“Lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha tesirlidir.” 2

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 80. 2- İşâratü’l-İ’câz, s. 208.

 

Okunma Sayısı: 1817
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı