"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hem kendimiz, hem milletimiz, hem de insanlık için

Ali FERŞADOĞLU
04 Mayıs 2019, Cumartesi
Hem kendimiz, hem aile, hem millî ve manevî değerlerimizi öğrenmek, benimsemek zorundayız. Hem tebliğ vazifemizi yapmak durumundayız. Emr-i bil-ma’ruf, nehy-i an’il-münker” görevimizi ifa etmeliyiz.

Ve insanlığın imdat çığlıklarına cevap vermek durumundayız.

Batı’nın tanınmış simâlarından, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı sosyalist Mitterand’ın yakınında bulunan, solcu düşünür Bernard Kouchner de, aynı çağrıyı yapmıştı: 

“Biz komünizme karşı bir zafer kazandık. Ama biz de yenildik. Çünkü, birbirimize söyleyecek bir şeyimiz kalmadı. Ama İslâm ülkeleri ve halkları öyle değil. İslâm ülkelerindeki halklar, Batının yalnızlığını hissetmiyorsa, Allah’ın varlığını hâlâ hissettikleri içindir. O’na yakarabilirler, O’na yalvarabilirler. Batı’da kayboldu bu. Onun için sizden öğreneceklerimiz var diyorum. Dayanışmayı, âile bağlarını, yeniden insan olmayı öğrenebiliriz sizden. Irkçılığa karşı bir panzehir olacaksınız bizim için...”

Evet, insanlık bizzat ve kasten hakkı arıyor. Yukarıdaki ifâdeler de bunun göstergesi. Elbette, beşer, bunalımdan kurtulmak için “hak dini” bulacaktır.

Meselenin püf noktasına, 1999’un son ayında Müslüman olan Alman Manuella Fastner (Meryem) de temas eder:

“Avrupa bir bunalım içerisinde. Ahlâk giderek çökerken, hırsızlık ve ırza geçme olayları da hızla artıyor. Benim tanıdığım Türk insanını genelde dürüst ve güvenilir gördüm. Bunun da, dinleri İslâmiyet sayesinde olabileceğini düşünerek araştırma yaptım ve İslâm’ı seçtim.”

“Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır.” 1

Ancak gençler, imânın sırrıyla ve İslâmın telkiniyle ailede eşler ve toplumdaki fertler, biribirinin güzel hasletlerini taklit eder, çirkin ve menfî hallerden uzak kalmaya çalışırsa huzur ve mutluluğu yakalayabilir.

Bu hayali bir iddia değildir. Günümüz ve tarih, milyonlarca tablolarına tabloluk ve şahitlik ediyor!

Huzur ve mutlu olanlar, biribiriyle cedelleşmez, çatışmaz, bilâkis, kaynaşır, dayanışır ve yardımlaşır. 

Dipnot:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s.

Okunma Sayısı: 1072
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı