Türkiye'nin ürettiği bazı gıda ve mahsullerde dünya birincisi imiş: “Fındık 536 bin ton, kayısı 476 bin ton, kiraz 418 bin ton, incir 255 bin ton, elma 3.5 milyon ton, üzüm 4 milyon ton ve kavun karpuzda Çin'den sonra ikinci!” Ve 24 civarında başka ziraî-gıdaî üretim maddelerinden de örnekler veriliyor! Madem istihsalde birinci, bu fiyatlar ne!?
Fındık 750, incir 620, badem 680, kayısı 500, gül kurusu 700, ceviz 630, Antep fıstığı 900, kabak çekirdeği 400, siyah üzüm 280 lira. İyi de bu gıdaları kim alabiliyor, kim yiyebiliyor? Üstelik bunların hepsi kendi ülkemizde üretiliyor. Ve birçoğunda üretimde dünyada birinci, bazılarında ikinci olduğumuz halde neden fahiş fiyattalar?
Evet, yukarıda nazara verdiklerimiz gıdalardan birkaçı. Ya diğer binlerce ürün ve malzemelerdeki pahalılık! Enflasyonu azdırıp, parayı pul edip, zamları yağdıran bu iktidar ne yapmak istiyor, kime çalışıyor? Çiftçiden uyguna alınan ürün, tüccarlar tarafından ya ihraç ediliyor ya da toptancılara pazarlanıyor. Fiyatı onlar belirliyorlar. İşte bu noktada bir denetim mekanizması yok. Ülkeyi idare eden-güya dindarlar, “sefih medeniyetin, kapitalizmin, Kemalizmin acımasız ekonomik” kurallarını uyguluyor.
İşte millete ve ülkeye sundukları sefih medeniyetin ekonomik modeli: “Cazibedar hizmeti, hevâ ve hevesi teşcî ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir. O heva ise, şe’ni insaniyeti derece-i melekiyeden, dereke-i kelbiyete indirmektir. İnsanın mesh-i mânevîsine sebep olmaktır. Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.
"İşte, onun için bu medeniyet-i hazıra, beşerin yüzde seksenini meşakkate, şekavete atmış; onunu mümevveh saadete çıkarmış; diğer onu da, beyne beyne bırakmış...”1 “Yalancı, gaddar, vahşi, menfaat üzerine dönen canavar siyaseti” uygulayan bu iktidarın haberi var mı acaba? “İnsaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir; ona karşı şefkate mükelleftir.”2
Ey iktidar muhipleri! Zalim eşhası “fiilen, iltizamen ve iltihaken” desteklemekten vaz geçtiniz artık değil mi?
Dipnotlar:
1-Sünûhat, Enst./intr., s. 59.; 2-Mektûbât, s. 389